Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mesnevi-i Nuriye (Büyük Boy Sırtı Deri)

Bediüzzaman Said Nursî

Mesnevi-i Nuriye (Büyük Boy Sırtı Deri) Sözleri ve Alıntıları

Mesnevi-i Nuriye (Büyük Boy Sırtı Deri) sözleri ve alıntılarını, Mesnevi-i Nuriye (Büyük Boy Sırtı Deri) kitap alıntılarını, Mesnevi-i Nuriye (Büyük Boy Sırtı Deri) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir kitap el yazısıyla yazılırsa, yalnız bir adama ve bir kaleme ihtiyaç vardır. Fakat matbaada basılırsa, kalem işini gören pek çok demir kalemler lâzımdır. Ve o demir harfleri yapmak için ustalar ve alât ve edevat ve mürettipler gibi çok şeylere ihtiyaç olur. Kezalik, şu kitab-ı kâinatta yazılı satırlar, kelimeler ve harflerin bir Vahid-i Ehad'in kalem-i kudretiyle yazılmış olduğu cihete hükmeden adam, pek rahat ve kolay ve mâkul bir yola sülük etmiş olur. Fakat, o yazıları, o harfleri tabiata ve esbaba isnad eden herifler, imtina ve muhalin en suübetli ve çıkmaz bir yoluna zehab etmiş olurlar. Çünkü, bu yola zehab edenler için tek bir zihayatın tab' ve bastırılması için ekser kainatın tab'ına lazım olan techizat lazımdır. Bu ise, vehmin kabul edemediği bir hurafedir.
Sayfa 12 - Sözler NeşriyatKitabı okudu
Reklam
İnsanın havf ve muhabbeti halka teveccüh ettiği takdirde, havf bir bela, bir elem olur. Muhabbet bir musibet gibi olur. Zira o korktuğun adam, ya sana merhamet etmez veya senin istirhamlarını işitmez. Muhabbet ettiğin şahıs da, ya seni tanımaz veya muhabbetine tenezzül etmez. Binaenaleyh havfın ile muhabbetini dünya ve dünya insanlarından çevir. Fâtır-ı Hakîme tevcih et ki, havfın Onun merhamet kucağına -çocuğun anne kucağına kaçtığı gibi- leziz bir tezellül olsun. Muhabbetin de saadet-i ebediyeye vesile olsun.
Sayfa 215
Ölümün Keşif Kolları!..
Zira dünya durmuyor, gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun. Bak, ihtiyarlık şafağı kulakların üstünde tulû etmiştir. Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış. Vücudunda tavattun etmeye niyet eden hastalıklar, ölümün keşif kollarıdır.
Maahaza/bununla beraber , tohum olacak bir habbe/tohum tanesi veya bir çekirdekteki garip, acip muntazam vaziyete bakınız ki, o habbe, tohumu olacak cismin bütün eczasıyla münasebettar olduğu gibi, nev'iyle, yani ebna-yı cinsiyle de ve bütün mevcudat ile de münasebetleri vardır. Ve onlara karşı o münasebetleri nisbetinde vazifeleri vardır. Eğer o tohumcuk habbenin Kadir-i Mutlak'tan nisbeti kesilip kendi nefsine isnad edilirse, yani kendi kendine olmuştur denilirse, herbir tohumda, herşeyi görecek bir gözün ve herşeye muhit bir ilmin bulunmasını itikad etmek lazım gelir. Bu ise, sabık temsilde herbir şeffaf zerrede hakiki bir şemsin vücudunu iddia etmek gibi gülünç bir hamakattır./ahmaklıktır.
Sayfa 12 - Sözler NeşriyatKitabı okudu
Evet, o cevher-baha( mücevher gibi) hakikatlara zarf olacak ne bir harf ve ne bir lafiz bulamadım.
Sayfa 5 - Sözler NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Ve keza/böylece toprağın, suyun, havanın herbir cüz'ünde nebatat adedince manevi gizli matbaalar lazımdır ki, mahiyetleri ve cihazları mütehalif sayısız meyve ve çiçeklerin teşkilatını yapabilsinler.
Sayfa 12 - Sözler NeşriyatKitabı okudu
Arkadaş! Hayat, Hâlık'ın(yaratanın) ehadiyetine(zâtının birliğine) bürhan(kesin delil) olduğu gibi, mevt de devam ve bekâsına bir delildir. Evet, nasıl, akan nehirlerin, dalgalanan denizlerin kabarcıkları ve yeryüzünde bulunan sair şeffaflar, şemsin/güneş ziya/ışığı ve timsallerini göstermekle şemsin vücuduna şehadet ettikleri gibi; o kabarcık gibi şeffaflar ölüp, söndükten sonra yerlerine müteselsilen/zincirleme gelip geçen emsalleri/örnek, yine şemsin ziya ve timsallerini gösterdiklerinden, şemsin devam ve bekâsına ve bütün o şuaat/ışınların, celevât ve timsallerin bir Şems-i Vahid'in eseri olduklarına şehadet ediyorlar. İşte o şeffaflar, vücutlarıyla şemsin vücuduna ve ademleri ve ölümleriyle de şemsin devam ve bekâsına delalet ediyorlar.
Sayfa 17 - Sözler NeşriyatKitabı okudu
Evet, bir tavuk kendi uçuşuyla, şahinin veya kartalın uçuşlarını taklit ve tercüme edemez.
Sayfa 5 - Sözler NeşriyatKitabı okudu
Evet, bak! O zât(peygamber efendimiz s.a.v), nev-i beşere imamdır. Mescidi, yalnız Ceziretü'l- Arab değildir, küre-i arzdır. Cemaati de yalnız o zamanın insanları değildir. Belki Adem zamanından kıyamete kadar herbir asrın halkı bir saf olup, bütün asırlar safları O'nun arkasında. O'nun duasına "Amin" diyorlar.
Sayfa 25 - Sözler NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Arza bak ne söylüyor! Sema ile aralarında alışverişi bulunduğu için: "Beni halk edebilen, ancak mecma-u kainatı halkeden zattır" diyor. Çünkü, aralarında tesanüt(dayanışma) vardır.
Sayfa 15 - Sözler NeşriyatKitabı okudu
A'mâle güvenmek UCB'dur...
İnsanın yaptığı kemalât ve iyiliklerde hakkı yoktur; mülkü değildir, onlara güvenemez...
Sayfa 65
Evet, bir tarlaya tohum ekilmesinden anlaşılıyor ki, o tarla tohum sahibinin mülküdür. Ve o tohum da, o tarla sahibinin malıdır. Yani, o buna, bu da ona şehadet ediyorlar.
Sayfa 15 - Sözler NeşriyatKitabı okudu
O zât-ı nurânînin(peygamber efendimiz s.a.v) tek duası ve tazarru(yakarması) ile niyaz etmesi, cennetin icadına ve itasına(verilmesine) kâfidir.
Sayfa 26 - Sözler NeşriyatKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.