Mevâhib-i Ledünniyye (2 Cilt)
İmam KastalaniEn Eski Mevâhib-i Ledünniyye (2 Cilt) Gönderileri
En Eski Mevâhib-i Ledünniyye (2 Cilt) kitaplarını, en eski Mevâhib-i Ledünniyye (2 Cilt) sözleri ve alıntılarını, en eski Mevâhib-i Ledünniyye (2 Cilt) yazarlarını, en eski Mevâhib-i Ledünniyye (2 Cilt) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Resûlullâh'a ﷺ şöyle bir şiir yazmadan son nefesimi vermek istemem..
"İmâm-ı ümem muktedâ-yı rüsûl
Hümâm-ı hümâ-kadr hâdiyi's-sübûl
Firistâde-i hass-ı perverdigâr
Resânende-i hüccet-i üstüvar"
/ bâkî
İmâm Tirmizî'nin (Allah ona rahmet eylesin) rivâyetinde Ebû Hureyre (Allah ondan razı olsun) buyurmuştur ki:
"Ashâb-ı Kirâm:
-Yâ Resûlullâh! Sana nübüvvet ne zaman vâcib oldu? diye sordular.
Peygâmber Efendimiz ﷺ:
-Âdem can ile ten arasında iken... diye buyurdu."
Sayfa 24
Rabbimiz Hz.Adem (as)'a
O'nun ismi göklerde Ahmed, yerde Muhammed'dir. Eger o olamasaydı seni yaratmazdım, yerleri ve gökleri de halketmezdim, diye buyurdu.
*Muhammed*(sav), "övülen", *Ahmed* (sav) "çok övülen" demektir.
Adının yerde "övülen",
göklerde "çok övülen" diye anılması gök ehlinin O'nun kadrini yer ehlinden daha ziyade bilmesindendir. ( Mevâhib-i Ledünniyye cilt 1 sh 29 müellifi imam Kastalani Hazretleri)
Rasulullah (sav) buyurdular:
Adem alehisselâm yaratılmadan ondört bin yıl önce ben, Rabbimin karşısında bir nur idim, buyurmuştur. (Mevâhib-i Ledünniyye cilt 1 sh 33 müellifi imam Kastalani Hazretleri)
Gözlerimizin nuru, Rasulullah (sav)'ın nurundan yaratılmıştır.
Bedir Gününde Hz. Cebrail ve Hz.Mikail, beşer bin melekle indiler. Melekler insan suretinde idiler. Ala bacaklı atlar üstüne binmiş, ak elbiseler giyip ak sarıklar sarınmışlardı. Huneyn gazasında ise yeşil sarıklar sarınmışlardı. ( Mevâhib-i Ledünniyye cilt 1 sh 139 müellifi Imam Kastalani)
Uhud'ta Efendimizin (sav) mübarek dişini kıran kafir, ukbe isminde bir mel'undu.
Sonradan her ne zaman zürriyeti vücuda gelse ağızları pis kokar, ön dişleri ta diplerinden kırılırdı ve vücutlarında öldürücü yaralar dökerek ölüp giderdi ) Mevâhib-i Ledünniyye cilt 1 sh 156 müellifi imam Kastalani Hazretleri)
Sa'd bin Muaz (ra) defn olunduğu gün sahabeden bir kimse kabrinin toprağından bir avuç toprak almıştı. Sonradan toprağa bakıp gördü ki, misk olmuş.
Ebu Said el-Hudri (ra)'dan rivayet edilmiştir ki:
Ben Sa'd'ın kabrini kazanlar arasında idim. Kazdıkça aralıksız bize misk kokusu geliyordu, diye buyurmuştur. (Mevahib-ı Ledünniyye cilt 1 sh 193 müellifi imam Kastalani Hazretleri)
Hudeybiye Vakası
Bundan sonra gelen Hudeybiye Vak’ası’dır. Hudeybiye dedikleri bir kuyudur. Sonra o kuyunun bulunduğu çevreye Hudeybiye ismi verilmiştir. Bâzıları da bir ağacın ismidir, demişlerdir. Taberî’nin kavline göre Mekke’ye dokuz mil uzaklıkta bir köyün adıdır.
Müellif (Allah ona rahmet etsin) buyurmuştur ki: “Şeyhimizin Kafi-i Bedî’ adlı kitabında, Kadi lyâz’m Şifa’sında, İbn-i Arabi’nin Kays ve Ahkâm adlı kitablarında ve İbn-i Seyyidü’l-Fâs’ın Kelâm’mda gördüğümüz şerefli isimleri dört yüzden fazladır. Biz de onu harf sırasına göre şöyle tertip ettik” demiştir:
Elif Harbi:
El-Eberru Billâhi: Allah
Efendimiz (sav) hazretleri, Cebrâil aleyhisselâm‘a sordu:
-„Ya Cebrâil kaç yasindasin?“ [...]
-„Ya Resûlallah (sav) kaç yasimda oldugumu bilmiyorum! Ancak dördüncü hicâb‘tan bir yildiz vardir ki, her yetmis bin senede bir kere dogar. Simdiye kadar ben o yildizi yetmis iki bin kere gördüm“ [...]
-„Ya Cebrâil! Rabbimin izzetine yemin olsun ki, ben o yildizim (Benim cevherimin yaratilmasi o yildizdan öncedir)“