Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mezopotamya Uygarlığı'nda Hakkari

Îhsan Colemêrgî

Mezopotamya Uygarlığı'nda Hakkari Sözleri ve Alıntıları

Mezopotamya Uygarlığı'nda Hakkari sözleri ve alıntılarını, Mezopotamya Uygarlığı'nda Hakkari kitap alıntılarını, Mezopotamya Uygarlığı'nda Hakkari en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tanrının yeryüzündeki vekaletine sahip olduktan sonra kılıç daha iyi ve eleştirisiz kesecekti.
Reklam
Dara da tarihteki tüm egemenler gibi yaptıklarını meşrulaştırmak için tanrısal bir buyruğa dayandırmıştı.
Bugün Hakkari'nin ulaşım zorluğu ve fiziksel yalıtılmışlığı nedeniyle geri kal- muş olduğu yolunda yaygın bir inanç bulunsa da, bölge geç- mişte geniş iletişim ağlarına sahipti.
"Kel" sözcüğü yörede aynı zamanda "kızgınlık", "kızgınlık dönemi" anlamında telaffuz edilir. İneğin kızgınlık dönemi için de: "Çêlek kele" tanımlaması yapılır. Yine Camûşa da "Gamêş" derler. Sümerlerin de öküze "ga" dedikleri biliniyor. Sümer'de Uruk kral olup kendi adıyla anılan destanın kahramanının adı da "Gilgameş"tir. Kürtçede "Kelgameş" olan sözcük Sümer yazıtlarında "Gilgames" biçiminde geçmiştir. "Bir Kürt filoloğunun ciddi bir biçimde, Gilgameş Destanı'nın Kürt eseri olduğunu iddia etmesi şaşırtıcı değil mi?"
"Bölgedeki ilginç buluntulardan biri de Dirhelerdir. (Dev evleri) Dirheler, üçü, dördü bir arada, birbirini koruyacak bir yakınlıkta, yol üstünde, kayalara oyulmuş kiklopik (dev boyutlu) yapılardır. Bunlara Beytüşşebap-Faraşin yaylasında, Hakkari Gürpınar dağ yolunda, tavşan tepe yanında, Bezirgan Çayırı'nda ve Tirişin yolunda çokça rastlanmaktadır. Dirhelerin, Asur saldırılarına karşı haber Oalma kuleleri (Derbent- Dideban) ya da yaylaya çıkarılan sürüleri korumak ve yayla güvenliğini sağlamak amacıyla küçük savunma kaleleri olduğu düşünülmektedir."
Reklam
Hakkari, tüm Mezopotamya ve Anadolu'ya hükmeden iki büyük imparatorluğun başkentinin arasında tek vilayetti, onun onurunu taşıyordu.
Sayfa 15
Bundan 600 yıl öncesine dek Herkariyan ülkesinin sınırları doğuda bugünkü Türkiye-İran sınırını aşıyordu. İran si nırları içinde kalan Kotur, Şahpur ve Urumiye topraklarının bir bölümü Hakkari beylerinin denetimindeydi. Kuzeyde Van Gölünü aşmıştı. 14. yüzyılda Doğubeyazıt'ı da kapsiyordu. Güneyden bugünkü Bahdinan bölgesinin büyük bir bölümü Hakkari topraklarıydı. Batıda ise Beytüşşebap-Ulu- dere sınırındaki Tanin Dağlarıydı. Resmi tarih tezini savunan yazarlar da bu gerçeği kabul etmişlerdir: "Bugün sınırlarımız dışında kalan Zaho, İmadiye, Rewandiz, Salmas, Hoy, Urumiye bölgeleriyle Van ve Hakkari çevreleri İrisan (Erisan olacak İ. Ç.) beyliğinin sınırlar içindeydi."
Dağlar Urartuların yarattığı görkemli uygarlığı bir daha göremeyeceklerdi. İstilacı güçlerin elinden kurtulma şansını yakalayan miras, toprağın derinliklerinde gömülü kalanlar olacaktı. Günümüzde insanlık Urartu'nun büyüklüğünü, yörede yapılan kazılarda görebilmektedir.
Sayfa 63
Ksenophon, ZAP NEHRİ'nin adını verirken Yunanca ifadesiyle "ZAPATAS" demektedir. "Bundan sonra, dört yüz ayak genişliğinde bir ırmak olan ZAPATAS'ın kıyısına varildi. Zap suyunun Kürtçe adı bugünde "ZĖ"dir. "ZA" (doğma) sözcüğünün bozulmuş şeklidir. "Za" sözcüğünün "doğma" anlamına geldiğini belirttik. Kürtçede "mi za (koyun doğurdu), "Çélek za" (inek doğurdu), "Ro za" (gün doğdu) da olduğu gibi, sulak tarla ve meralar içinde, "zevi avzaye", "merg avzaye" ifadesi kullanılır. Nehir adının 2400 yıl önce Kürtçe menşeli bir kelime ile ifade edilmesi de, ayrica Kürt halkının bu coğrafyada bin yıllardan beri yaşadığının bir başka canlı tanığıdır. Hem bu tanıklığı bugün bile Hakkari'nin adeta simgesi konumundaki bir akarsu 2400 yıllık belgelere geçmiş adıyla yapmaktadır.
Reklam
Yine Beytüşşebap ilçesinin Mezra köyü yakınlarında "Pistazaré" yoresindeki tek bir kaya üzerinde, kaya resimleri, Hakkari insanının Neolitik dönemde avcılığın yanı sıra, hayvancılık ve tarımla uğraştığını da ortaya koymaktadır.