Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Şiiri

Milli Mecmua - Sayı 10 (Eylül-Ekim 2019)

Milli Mecmua

Sayfa Sayısına Göre Milli Mecmua - Sayı 10 (Eylül-Ekim 2019) Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Milli Mecmua - Sayı 10 (Eylül-Ekim 2019) sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Milli Mecmua - Sayı 10 (Eylül-Ekim 2019) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türk Şiiri
Şiir bir edebiyat formu olmanın çok ötesinde insanlığın tefekkürü sıçrayışında felsefe ve bilimi önceleyen bir ruhi yüksekliğin ifadesidir
Sayfa 6
Şiir bir edebiyat formu olmanın çok ötesinde insanlığın tefekküri sıçrayışında felsefe ve bilimi önceleyen bir ruhi yüksekliğin ifadesidir. Bütün kadim milletlerde şiir ve şairlik insanın en yüksek faaliyeti olarak görülen büyücülük-şamanlık ve kutsal sayılan savaşçılıkla iç içe geçmiş bir faaliyet olarak değerlendirilmiştir. Geleneksel devirlerde şiir doğaüstüne ve tanrısalla ilişkiye ait olan bir şey gibi görülürdü. Bu anlamda şair insanlığın aklıyla nüfuz edemediği doğaüstüne seslenen onun bir aracısı ve seçilmişi konumundaydı.
Sayfa 6 - Şiirin Kadim Fonksiyonu Üzerine/ İsmail Orhan Sönmez
Reklam
Bugünlerde şiirin kullanımı ve işlevi nedir sorusu yalnızca bir sürü aptal insan tarafından meydan okurcasına sorulduğu ya da bir o kadar da sersem insan tarafından özür dilercesine cevaplandığı için acıklı bir soru değildir. Şiirin işlevi müz'ün ilahi anlamda uyandırılması, kullanımı ise onun varlığının neden olduğu coşkunluk ve korkunun deneyimini yaşamaktır. Ama ya bu günlerde?
Sayfa 6 - Robert Graves- Ak Tanrıça/ Şiirin kadim Fonksiyonu Üzerine
Şiir bir edebiyat formu olmanın çok ötesinde, insanlığın tefekküri sıçrayışında felsefe ve bilimi önceleyen bir ruhi yüksekliğin ifadesidir.
Şiirin en büyük özelliği günlük dilin anlam sınırlarını genişleterek günlük yaşamın dışındaki bir zihin evrenine doğru insanı çağırmasıdır. Doğal olarak kutsal ve doğa ötesi olan günlük ve sıradan kelimelerle ifade edilemezdi. İnsanın günlük ve sıradan olanın dışına doğru zihinsel olarak yürüyüşü için günlük dili zorlaması, anlamlarıyla oynaması, onları genişletmesi ya da yeni kelimeler ve söyleyiş biçimleri yaratması gerekmekteydi. Bu anlamda şiir insanın zihinini kosmosa doğru genişleten felsefe ve bilim gibi uğraşları önceler.
Sayfa 7 - Şiirin Kadim Fonksiyonu Üzerine/ İsmail Orhan Sönmez
Castane'da'nın Don Juan'ın dilinden alıntıladığı gibi şiir şairlerin işi değildir. Şiir çok mahrem bir yeğlemenin (predilection) ifadesidir ve hayatın kendisi gibi büyülüdür. Onun ifadeleriyle şair ruhun aslına dönmenin acısını taşır, kendini bu dünyada sürgünde hisseder. Mevcut gerçekliğin insani bir tasarım olduğunu bilir.
Sayfa 7 - Şiirin Kadim Fonksiyonu Üzerine/ İsmail Orhan Sönmez
Reklam
Şiir insanın kendi dışında ve üstünde ifade edemediği bir varlığı duymasından ileri gelir. Bu duyuş akıl dışına bir sıçrayıştır. Kendisini Rudolf Otto'nun ifadeleriyle titreme (Schauervollen), karşı koyamama (Übermaechtigen) ve esrime (energischen) olarak ifade eder. Bu duyuş önce şiirsel ve kutsal ifadelere, sonra yeni kavram ve kelimelere dönüşür ve zamanla günlük dilin içine deyiş, söylence ve destan olarak girerek toplumun anlağını genişletir. Yani şairane olarak başlayan ve dilin dışında duran dile ve kelimeye dönüşerek toplumun tefekkür imkanını genişletir, dünyayı kavrayışa ait daha zengin kelimelerle donanmış milletler de daha zengin bir düşünceye ve sonuç olarak eylem yeteneğine sahip olurlar. İnsan eylemsel olarak dünyaya yayılmadan önce onu kavramsallaştırmak zorundadır, kavramsallaştırmadan önce onu duymak ve kelimelere-isimlere- dönüştürerek onu kontrol etmek ya da çağırmak ihtiyacı hisseder. Kelime olarak insan anlağında var olmayan onun için hiç hükmündedir.
Sayfa 8 - Şiirin Kadim Fonksiyonu Üzerine/ İsmail Orhan Sönmez
Şair her zaman yeni ve gizemli şeylerden söz eden biridir. O modern şiirde olduğu şekliyle kendisinde değil kendi ötesinden söz eder.
Sayfa 9 - Şiirin Kadim Fonksiyonu Üzerine/ İsmail Orhan Sönmez
"Aşk aklın ve dilin sükût etmesi, yetmemesi, dil yoluyla bize toplumdan intikal eden dünya kurgusunun çökmesidir. O nedenle her aşık zorunlu olarak şairdir. Bizde halk şairlerine aşık denmesi bu gerçek ile ilgilidir."
Sayfa 10 - İsmail Orhan SönmezKitabı okudu
Ben Büyük Britanya İmparatorluğunun eylemsel yükselişiyle Blake, Keats, Wordsworth, Shelly Tenyyson, Byron, son olarak Kipling gibi şairlerin metafizik sıçrayışını irtibatlandırmaktan çekinmeyeceğim gibi Almanya'nın bir dünya gücü olarak yükselişini Goethe, Schiller, Eichendorf, Uhland, Heine gibi şairlere mal etmekten kaçınmayacağım,
Sayfa 11 - Şiirin Kadim Fonksiyonu Üzerine/ İsmail Orhan Sönmez
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.