Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

2020 Aralık

Mostar Dergisi - Sayı 190

Mostar Dergisi

Mostar Dergisi - Sayı 190 Gönderileri

Mostar Dergisi - Sayı 190 kitaplarını, Mostar Dergisi - Sayı 190 sözleri ve alıntılarını, Mostar Dergisi - Sayı 190 yazarlarını, Mostar Dergisi - Sayı 190 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
62 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Okuduğum, zaman ayırdığım, abone olduğum en kıymetli dergi. Her bir satırını alıntılıyabilsem alıntılardım. Hiçbir konusu boş gereksiz değil hepsi okumaya değer insana illaki bir şeyler katıyor. Biz gençler olarak bakış açımızı genişletmeli bu bakış açısıyla kendi ülkemize ve dünyaya duyarlı hale gelmeliyiz. İşte bu dergi tamda bu konuya ayak basıyor. Ve yıllardır bu derginin abonesi olarak şunu söyleyebilirim ki her ay illaki kafama takılan içime dert olan bir mevzuya bu derginin sayfalarından birinde rastlıyorum. Buda okur olarak beni dergiye daha bağımlı hale getiriyo ve çok hoşuma gidiyor. Alın, okuyun ve okutun inanın dergiyi atmaya bile kıyamıyorsunuz. Allah ilmiyle amel edenlerden olmayı nasip etsin.
Mostar Dergisi - Sayı 190
Mostar Dergisi - Sayı 190Mostar Dergisi · Semerkand Yayınları · 20207 okunma
Bu ülkede en sağlam kapı, tokmağına en çok vurulmuş kapıdır her zaman.
Reklam
Her ne kadar kuşlara bulutlara imrensek de içten içe, insanın kanatları ayaklarıdır. Duvarların, tavanın ayak bastığımız yerin, etrafımızdaki nesnelerin ve hareketsiz her şeyin prangalarından kurtulmaktır adım atmak bir ileriye.
İmam Şafii hazretleri "Helal ve haramı bildiren ilimden sonra tıptan daha asil bir ilim bilmiyorum." buyurmuştur. İmam Gazâli hazretleri de İhyâ'da ilimleri tasnif ederken tıp ilmini övülen ilimler arasında saymış ve farz-ı kifâye olduğunu ifade buyurmuştur.
"Niçin okumalıyız" sorusuna verilen cevaplar arasında, "genel kültürümüzü geliştirmek, kültür seviyemizi yükseltmek, kültürlü bir insan olmak" gibi gerekçeler hayli yaygın. Bu ifadeler kültür seviyesinin yüksekliğinin bir meziyet olduğu kabulü yanında, kültürün sadece okumayla kazanılacağına dair bir kabulü de yansıtıyor. Fakat çoğunlukla kültürün ne olduğunu sorgulamadan benimsenen bu peşin kabuller pratikte savrulmaya, kişinin hüviyet kaybına, kendine yabancılaşmasına sebebiyet veren bir okumaya yol açabiliyor.
Milletçe iki asırdır kendi kültürümüz yerine Batı kültürünü ikame etmek gibi gayr-ı tabii bir yönelişle böyle bir tahribat yaşıyoruz. İnkıraz yahut mağlubiyet psikolojisi ile başlayıp sonraki dönemlerde bu psikolojinin husule getirdiği ideolojinin "resmen" dayatılmasıyla sürdürülen bu yöneliş, Anadolu insanını bir Fransız yahut İngiliz gibi tutum belirlemediği için kültürsüzlükle suçlayan okumuş tipler meydana getirdi.
Reklam
Abartmadan ve övmeden samimi olarak söylüyorum, eğer gerektiği gibi hakkıyla araştırılır ve incelenirse görülecektir ki Peyami Safa, Türk Edebiyatı'nın Dostoyevskisidir.
Mal, mülk, servet sahibi olmak İslâm'da reddedilmez ancak israf haramdır. Giderek kapitalistleşen insanoğlu, malları ihtiyaçlarını gidermek için bir araç olmaktan çıkarıp gösteriş ve nefsani arzularını tatmin etmek için amaç haline getirmiştir.
Para ve mülk biriktirmek insanoğlunun en büyük imtihanları arasındadır. Kapitalist sistem özel mülkiyeti esas aldığı için tüm sistemi bunun üzerine kurmuştur. Bu doğrultuda sistem, ihtiyaçların sınırsız olduğunu iddia eder. Ancak biz ihtiyaçların değil ihtirasın, arzuların sınırsız olduğuna vâkıfız.
İslam, insanoğlunun mülkiyete sahip olabilmesine imkân tanırken mülkün gerçek sahibinin Allah Teala olduğunun unutulmaması gerektiğini hatırlatır.
Reklam
Kapitalist sisteme göre üretim faktörleri özel mülkiyete aittir. Kapitalizm insana mülkiyet konusunda sınırsız yetki verir. Her ferdin kendi çıkarının peşinde koşacağını ve kişilerin çıkarının birbirleriyle çakışmayacağını iddia eder. Böylece toplumun çıkarının sağlanacağını savunur. Ancak günümüzde de görüldüğü üzere çıkarlar her zaman çatışma içindedir.
Geçmişin kuzey-güney savaşı şimdinin beyaz-siyah savaşı olarak devam ediyor. Zihniyet değişikliği olmadan hâlâ ölçme ve değerlendirmesini çıkarcı, sömürgeci anlayış doğrultusunda sürdüren ABD, insana insan olduğu için değil, piyasa parametreleriyle bakma yanlışından dönemedi.
Bugünkü dünya düzeninin ağası olan ve bu düzeni korumak için dünyanın jandarması gibi her bölgeye karışan, hemen her coğrafyaya müdahale edip ülkeleri, milletleri, devletleri birbirine düşüren ABD, bu taşkınlığın son noktasında kendi kirli tarihine kapalı, yaşayan pek çok trajediye umursamaz bir tavırda.
İnsan merkezli düşünce sistematiğini kurgulayamayan; etrafındaki nesneleri, bitkileri, hayvanları ve dahası insanları tamamen paraya endeksleyen kağıttan kaplan için tehlike çanları çalıyor.
Hiçbir güç, azalmaksızın sürekli elde tutulamaz. Tarihin her döneminde büyük imparatorluklar, devasa medeniyetler inşa etmiş pek çok devlet, zamanın koşullarına ayak uyduramadığından yahut iç çekişmelerden dolayı sahneden çekilmişti. Resmi mazisi 245 yıl olan, Avrupa kolonizasyonunca "eze eze" bina edilen ABD de öyle veya böyle bu kaçınılmaz sonu yaşayacak.
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.