Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

2021 Ocak

Mostar Dergisi - Sayı 191

Mostar Dergisi

Mostar Dergisi - Sayı 191 Gönderileri

Mostar Dergisi - Sayı 191 kitaplarını, Mostar Dergisi - Sayı 191 sözleri ve alıntılarını, Mostar Dergisi - Sayı 191 yazarlarını, Mostar Dergisi - Sayı 191 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
dem bu dem: “her ânını son ânın bilip Allah ile aranı güzel tut, hayırlı ve güzel bir işle her ânını doldur” 
kulun boş vakti olmaz çünkü ömür -dolayısıyla vakit- Allah’ın insana bahşettiği bir sermayedir. bu sermayeyi boşa harcamamak gerekir. güzel bir şiirde dendiği gibi: “tükendi nakd-i ömrüm, dilde bir sevdâ-yı âh kaldı.” gelin görün ki para sermayesine verdiğimiz değeri ömür sermayemize vermediğimiz açık. 
Reklam
çünkü kulluk zamana değil bâkî olan mevlâ’ya bağlanmaktır. mümin toplumdaki şerlere uyana değil direnene denir. bu yüzden mümin çile adamıdır, dünya da çile yeridir.
bir şeyin temelini atmadan binası dikilemez. bu her işte böyledir. meselâ kişinin daha ilmihâl bilmeden, yani ibâdetlerin farzlarını, vâciblerini, sünnetlerini, müstehablarını öğrenmeden tefsir üzerine kitaplar okuması boş iş olur. daha dili bilmeden o dil üzerine ahkâm kesmesi boş iştir. faydasız olur. dikkat ederseniz faydasız diyoruz, getirisiz demiyoruz. çünkü faydasız işlerden ve bilgilerden bolca çıkar, kâr, şöhret, servet, makâm elde edilir. ama kulun başarısı dünyada para pul ve şöhret sahibi olmak değil, hak katında makbul olmaktır.
çünkü hangimize “iletişim” dense aklımıza sadece konuşmak, çene çalmak, lâkırdı etmek geliyor. sükûtun, sessizliğin de bir iletişim olduğunu bilmiyoruz. aslında sükût çoğu kere verilecek en büyük cevaptır. nitekim rasûlullah efendimiz şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve âhiret gününe iman eden kişi ya hayır söz söylesin ya da sussun.” 
efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem “kişinin mâlâyâniyi terk etmesi müslümanlığının güzelliğindendir” demiştir.
Reklam
yıllar geçiyor, ömür tükeniyor. gençken farkına varmadığımız şeyleri yaş ilerleyince fark ediyoruz. bunların en can yakıcı olanı ömrümüzü faydasız, boş işlerle geçirmek. doğruyu bulmadan, iyiye ermeden geçirdiğimiz zamanlar geri gelmiyor. o yüzden erken yaşta farkına varmamız gereken şey şu: boş işlerle, boş sözlerle, boş kişilerle uğraşma! ama gelin görün ki nefis peşimizi bırakmıyor. ilmimiz, irfanımız olmadığı için neyi boş, neyi dolu sayacağımızı da bilmiyoruz.
“mekân” kelimesi meselâ... “mekân”ın kök anlamı ne? “yaratılmış şey” demek. ama bizim “mekân” dediğimize batılı dillerde “boşluk” dendiğini biliyor muydunuz? ingilizce’de “space” ve fransızca’da “espace” “boşluk” demektir. şimdi durup düşünelim. üzerinde yürüdüğü, koştuğu, gezindiği, ev ve yollar yaptığı dünyaya “boşluk” diye bakan mı, “yaradılan nesne” diye bakan mı ona karşı daha dikkatli ve itinalı davranır?
"Gecenin rengi kara... Canımda tuttuğum, tuz ve yara..."
Özellikle 18. yüzyıl Aydınlanma dönemi yazarlarının önyargı, cehalet, tahammülsüzlük ve batıl inançlarla hareket ederek çizdikleri Türk ve İslâm imajı, aslında bu metinlerle ne yapılmak istendiğinin göstergesi.
Reklam
Su gibi olmalı insan ; saf, temiz, berrak... Onun gibi dümdüz, dolambaçsız, basit ama vazgeçilmez olmalı. Aziz olmalı. Senden bahsedildiğinde herkes aynı şeyi anlamalı. Su denilince aynı şeyi anladıkları gibi. Kimsenin kafası karışmamalı, saf olmalı, saflığından emin olunmalı. Kimselere gönül koymadan, kimseleri incitmeden akabilmeli yolunda. Kiminin etrafında dolanmalı, kimini alıp sürükleyebilmeli girdabında. Kıyısına gelenler ikramsız kalmamalı.
81 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.