Mösyö, en iyi değerlendirmenin suskunluğa gömülmek olduğuna inanan ve bunu en iyi değerlendirecek kişinin yine kendisi olduğunu düşünmekten tat alan bir insandı.
Vaziyetini hiç bozmuyordu ve kendisini çok sakin hissediyordu. Yaşam koşullarına biraz olsun öfkelenmesi gerekiyordu. Bunu pekâlâ biliyordu. Pat diye değil tabii canım. Zihinde aşama aşama biriken o kadar gerginliğin bir anda patlayıvermesini önleyecek şekilde yavaş yavaş yapmalıydı bunu.
Haayır! Dolaşmak falan istemiyordu. İstediği tek şey, rahat bırakılmasıydı: Kimsenin onu rahatsız etmemesiydi. Yapacağı daha bir sürü iş vardı. Neredeyse yaz geliyordu.
Dubois-Lacour dostça bir havayla, yeri geldikçe, ne zaman baksam, hiçbir iş yapmıyormuş gibi bir haliniz var, diyordu. Ardından da, nezaketi elden bırakmayıp, bunun, zaten tüm ünlü hamaratların karakteristik özelliği olduğunu ekliyordu.