DiskDünya serisi çok fazla övüldüğü için okumak istediğim bir seriydi, ama kitap sayısından dolayı başlamayı gözüm kesmiyordu. Ta ki serinin The Watch adlı dizi uyarlamasını izleyene kadar.
Diziden dolayı serinin evrenine hayran kaldım. Sam Wimes, Carrot, Angua gibi karakterleri çok sevdim, ama yorumlarda karakterler üzerinde çok fazla değişiklik yapıldığını öğrendiğim için kitabını okumaya karar verdim.
Kitabı okuduktan sonra gördüm ki insanlar yorumlarında haklıymış, kitapla dizi arasında uçurumlar var. Olay örgüsü değiştirilmiş, karakterler çok fazla değiştirilmiş vb. Yine de DiskDünya tadını dizide vermeyi başarmışlar. Bu konuda haklarını yememek lazım. Kitabı okumayanlar beğeneceği ve kitaplara da ilgi duyacağı bir yapım olmuş.
Diziden çok fazla bahsettim, biraz da kitaptan bahsedeyim. Yazarın daha önce başka bir kitabını okumamıştım. Bu kitabı daha bitirmeden yazarın hayranı oldum. Otostopçu’nun Galaksi Rehberi’nden sonra ilk defa bir kitabı okurken bu kadar eğlendim. Yazar, tam benim sevdiğim mizah anlayışına sahipmiş. Yazarın kitaplarının tamamını okumaya karar verdim.
Bekçi serisini okumaya mı devam etsem, yoksa Büyünün Rengi’nden başlayıp seriyi kronolojik olarak mı okusam kararsız kaldım. Umarım DiskDünya’nın diğer alt serileri de Bekçi serisi kadar güzeldir.