Daha genç ve kırılgan olduğum yaşlarımda babamın verdiği bir öğüt, o günden beri aklımdan hiç çıkmaz.
"Birisini eleştirmeye kalkıştığında," dedi bana, "şu dünyada kimsenin senin sahip olduğun ayrıcalıklara sahip olmadığını aklından çıkarma."
Bu doğru değildi. Bir güle uzaktan yakından bir benzerliğim yoktu. Uyduruyordu yalnızca, ama o soluksuz, büyüleyici sözcüklerden birisinde gizlenmiş yüreği sanki size açılmak istiyormuş gibi ürpertici bir sıcaklık akıyordu ondan.
Anlayışla gülümsedi; aslında anlayıştan da öteydi. Yaşamınız boyunca dört beş sefer rastlayabileceğiniz türden, içinde sonsuz güven barındıran o ender gülümsemelerden biriydi.