Sayfa Sayısına Göre Muhteşem Vahşi Dünya Sözleri ve Alıntıları
Sayfa Sayısına Göre Muhteşem Vahşi Dünya sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Muhteşem Vahşi Dünya kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu mevsimde ormana ,havanın sıcaklığı ve neminden, olgunlaşan bitkilerin soluk alıp verişinden ve ölmüş kadim yaprakların çürümesinden bir sis çökerdi.
Başa çıkabildikleri tüm küçük ve büyük yalnız hayvanları sömürüyor, evrensel çıkardan anlamıyor ve kendi açgözlü, pürdikkat refahları uğruna yaşayıp gidiyorlardı.
Bilimlerden bihaber olduğu, elektrikli trenlere binmediği, Lenin'in mozolesini görmediği ve sadece bir kez onuncu çift-hat geçidi müdürünün hanımına ait şişesinden parfüm kokladığı için öfkeliydi. Lüks trenler uzaklara koşarken kendisi sisli ormanda haşereler, bitkiler ve kültürsüzlük ortasında dolanmaya mecburdu.
Avcının ayağının dibinde, ağır iş altında ezilen gayretli karıncalar küçük edepli insancıklar gibi geziniyordu: Melun, kulak .. karakterli mahluklardı bunlar doğrusu -bir ömür çarlıklarına pılı pırtı sürüklüyor, başa çıkabildikleri tüm küçük ve büyük yalnız hayvanları sömürüyor, evrensel çıkardan anlamıyor ve kendi açgözlü, pürdikkat refahları uğruna yaşayıp gidiyorlardı.
Uzak, küçük bir hayvan saklandığı yerde ürkekçe çenilemeye koyuldu; kimsenin dokunduğu yoktu ona, kendi varlığının korkusundan titriyor, dünyanın güzelliği karşısında yüreğinin sevincine teslim olmaya cesaret edemiyor, kazara başına gelen yaşamın nadide ve kısa vesilesinden faydalanmaya korkuyordu, çünkü yerini bulup yiyebilirlerdi onu. Oysaki bu hayvan çenilemese daha iyi olurdu: Sessiz yırtıcılar onu fark edip mideye indirebilirdi.
Avcı ormandan sıkıldı; bir kütüğün yanına oturdu, bir hayvan ya da kuşu öldürme arzusuyla -karşısına hangisi çıkarsa- tüfeğini hazır vaziyette bacaklarının arasına sıkıştırdı.
"Av ya ahmaklıktır ya yoksulluk, İvan Alekseyeviç!" derdi ona babası (on sekizini doldurunca ona baba adını ekleyerek hitap etmeye başlamıştı*). "Adama bak, göl kenarında elde olta oturur, iğneye solucan geçirir, sudaki akılsız hayvanı kandırır: Alçak! Bir başkası kapar tüfeği, dalar sık ormanın içine: Kimseciklere ihtiyacım yok gibisinden, bensiz yaşayın, kendi karnımı doyururum, kendi kendimden memnunum ... arkadaşı da köpektir böylesinin, senle ikimiz değil..."
Babasına benziyordu - o da av sırasında
daima sinirlenir, hayvanlar ve kuşlarla azılı düşmanlarıymış gibi savaşır, kalbinin öfkesini son zerresine değin ormanda tüketir, eve iyi, duygulu, aile canlısı bir insan olarak dönerdi. Oysa başka insanlar av esnasında aksine otlara incitmeden basar, hayvanı sevgiyle vurur, çiçek ve ağaçları zevkten titreyerek okşarlardı; evle
rinde, insanların arasındaysa sinir içinde yaşar, kendilerini tüfek sayesinde patron hissettikleri doğayı özlerlerdi.
Hayvanlar sıkça, neredeyse her zaman mutlu rüyalar görür; akılları yaşamın izlenimlerinden kurtulamaz, güçsüzdür, rüyaya giren sevince aldanır, çünkü uykusunda çaresiz ve zavallıdır.