Çamlıhemşin'i bir ziyaretim esnasında Çinciva'da tamamen tesadüf eseri bir yol kenarında bohem bir serender sahaf görünce hemen durdurdum arabayı. Çok nahif ve kibar bir sahaftı denk geldiğim, gönül isterdi ki fazlaca zaman geçireyim o rafların arasında ancak zamanım çok yoktu maalesef, aleleacele bir kitap seçtim dükkan sahibinin de önerisiyle. Yol boyu şairin duru yazın biçiminin şiirleri özgün üslubuyla süslemesini adeta okumadım, izledim. Karadeniz'e karşı oturup intihar kusan dalga sesleri ve mistik rüzgarla her bir satırı sindire sindire okumak da ayrıca haz verdi. Daha sonrasında şairi sosyal medyada bulup tanışma fırsatı yakaladım ve Mümkün Aşklar Masalı'nın hiç bir yerde satışa sunulmadığını, şairin olur da bir şiirsevere rastlar diye Çinçiva'ya bıraktığını öğrendim kendisinden. Kitap benim Karadeniz'e gelip onu bulmamı beklemiş gibi hissettim ve bir kez daha sarıldım satırlara. O yüzden bir köşeye atılmış, unutulmuş ve sahibi tarafından adeta keşfedilmeyi bekleyen kitaplara, objelere daha bir dikkatli bakınmak gerekiyor belki de. Çünkü bazen köşede, tek kalmış ve eski diye örselediğimiz şeylerden eşsiz bir hikaye, bazen sizi ve keşfedilmeyi bekleyen bir öykü çıkabiliyor.
