Evine girer girmez yüzüne çarpan yalnızlığı, içeriye hapsolmuş havayla karıştırmayacak kadar tecrübelisin. Bir sesi olsa yalnızlığın, kilit sesi olur bu. O mekanik seslerin çağrıştırabileceği tek şey yalnızlıktır.
Kurtulmak için kebdimizden feragat etmemeliyiz. Aksi takdirde kurtulmuş değil, tüm ruhumuzu sarmalayan bir yalanın içinde kaybolmuş oluruz. Biz inadına daha çok kendimiz olmalıyız.
"Arkadaşım dediğin adam ansızın bi trafik kazasında ölse kahrolsun üzüntüden arkasından 1 hafta 7 şişe şarap içer küfür edersin kadere ama zamanla geçmeye başlar fakat dostum dediğin adamın sıkıntısını sesinden anlarsın ondan kaynar sana geçer her ne içersen iç dostunun sıkıntısı geçene kadar bu his gitmez"
... Bazı günler vardır, hızla akar gider zaman ve sanki sen daha yeni yeni yataktan kalkmış gibi bitirirsin günü. Sevinirsin bu hıza, akşamın gelişi mutlu etmiştir seni, ofisin kapısından çıktığın gibi hürsün ya, sağa sola, biletçiye, metrodaki esmer çocuğa gülümsersin. (...)
Günün hızlıca geçmesi mutlu etmiştir seni, fakat şimdi, günün bu kadar hızlı geçmesinden dolayı büyük bir çöküş yaşamak üzeresindir.
Evine girer girmez yüzüne çarpan yalnızlığı, içeriye hapsolmuş havayla karıştırmayacak kadar tecrübelisin. "Bir sesi olsa yalnızlığın dersin," dersin, beni karşına alıp gözlerini kocaman açarak. "Kilit ses olur bu. O mekanik seslerin çağrıştırabileceği tek şey yalnızlıktır bence."
Günün hızlıca bitmesine sevinen, koşarak ofisini terk eden sen, evet sen, gece kafanı yastığa koyup diğer yastığa sarıldığında sarıldığında, kendini mesai bitimindeki kadar mutlu hissedebiliyor musun? Sarıldığın yastıkta ki koku senin kokun, tek kişilik yatakta ölecek olmak senin korkun ve hızla geçen zamanın aslında aslında ne kadar boş ve manasız olduğunu anlaman ise senin pişmanlığın.
Belki konuşma tonum hatırlattı sana unutmak üzere olduklarını,
belkide bakışlarım,
elimi masanın üzerine koyma şeklim ya da saçlarımın rengi iyi hissettirdi seni..