Evet Asr-ı Saadet'te sıradan bir adam, Hz. Ömer gibi celâdetli bir halifeye, "O üzerindeki elbisenin kumaşını nereden buldun? Bize dağıtılandan ben bir elbise yaptıramadan, seninki nasıl yetti?" diye sormuştu. O da "Oğlum cevap versin?" deyince, Halife-i Ruy-i Zemin'in oğlu, cemaat içinde ayağa kalkıp "Evet, beytülmalden dağtılan kumaş hissesi babama da elbise için yetmedi, ama ben hakkımı verdim de ancak o elbise dikilebildi." dedi. O sıradan adam da, "Ey Ömer, şimdi konuş artık, seni dinleyecek ve sana itaat edeceğiz." dedi. Yine bir hutbesi sırasında Hz. Ömer cemaatine, "Eğer ben adaletten aynlırsam ne yaparsanız?" diye sormuştu. Yine sıradan bir adam ayağa kalkıp, "Eğer adaletten ayrılırsan, seni bu eğri kılıçlarımızla doğrulturuz ya Ömer!" demişti. Hz. Ömer de, halkanın içinde kendisini yanlış yollardan çevirecek insanlar bulunduğu için Allah'a hamdetmişti.
Sual: "Nasıl, hürriyet imanın hâssasıdır?"
Cevap: Zira, iman rabıtasa (bağı) ile Sultan: Kâinat'a hizmetkâr olan adam, başkasına karşı zillete düşmeye tenezzül etmez ve başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüz etmeye dahi, imani şefkati bırakmaz.
... Şüphesiz meclisin dağılması daha iyidir, dedim.
Öyle ise, Sultan Abdülhamit de senin dediğini yaptı. Meclis'i dağıtarak imparatorluğu otuz üç sene daha yaşatmayı başardı, dedi.
Hamdullah Subhi Tanrıöver'in bu sözleri kafamı allak bulak etmişti, çocukluğumda yaşlı halkın söylediklerine hak kazandırmış oluyordu, isyan edercesine:
Beyefendi! Öyle ise neden başında bulunduğunuz Maarif Vekilli- ği Sultan Abdülhamit'i bize kötü tanıttı?
Güldü. Derin bir nefes aldı. Eliyle havada bir çizgi yaptıktan sonra:
- Bir inkılâp yapılmış, saltanat kaldırılmış, cumhuriyet ilân edilmişti. Politika gereği saltanat ve sultanları kötülemek lazımdı. Biz de öyle yaptık, dedi.
Sual: "Ne diyorsun? Şu övdüğün hürriyet hakkında Hürriyet ateşte yanmaktır, cehenneme layıktır. Çünkü, o kâfirlere mahsustur denilmiştir."
Cevap: O biçare şair, hürriyeti bolşevizm, (komünizm) mesleği ve ibdhe (haram- helal demeden her şeyi mübah ve serbest görenlerin) mezhebi zannetmiş. Hâşâ! Belki, insana karşı hürriyet, Allah'a karşı ubûdiyeti netice verir. Hem de çok adamlar görmüşüm, Sultan Abdülhamid'e Ahrar'dan (II. Meşrutiyet devrindeki hürriyetçilerin partisin den) ziyade hücum ederdi...