Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mürekkep Zaman

Enis Batur

Mürekkep Zaman Gönderileri

Mürekkep Zaman kitaplarını, Mürekkep Zaman sözleri ve alıntılarını, Mürekkep Zaman yazarlarını, Mürekkep Zaman yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
196 syf.
10/10 puan verdi
Benzerlerim aynada gülümsüyorlar şimdi
Otobiyografik bir kitap olan Mürekkep Zaman, üç bölümden oluşuyor: 464, Amnesia, Zenon. 464'te; Sevinç Yeşiltaş'ın TRT 2'ye hazırlayacağı Yazarlar ve Kentleri dizisi için yapılan görüşmelerden yola çıkılarak Eskişehir ve çocukluk anılarına dönüyor EB. (464 ilkokul numarası) Amnesia'da ABD'nin Irak saldırısı, kendisinin sigara bırakma mücadelesi, Amnezi gibi konular iç içe anlatılıyor. Zenon'da Marguerite Yourcenar'ın Zenon'undan ve Yourcenar hayranlığından yola çıkarak "yaşam öyküsü" nedir, nasıl olmalıdır vb. soruları takip ediyor ve bizi bu kuyudan (kendisini de ) çıkarmaya çalışıyor. EB sevenler için doyurucu bir kitap. Altını bolca çizip kenarlara bolca notlar düştüğüm bir kitap oldu. #sigara #tiryakilik #Eskişehir #Margueriteyourcenar #zenon #yaşamöyküsü #ABD #Irak #savaş
Mürekkep Zaman
Mürekkep ZamanEnis Batur · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201817 okunma
Ne zamana kadar kitap alacaksın/okuyacaksıncılara cevap mahiyetinde:
İçimdeki nektar toplayıcı her vakit kaygılandırdı beni: Tıkanacağımı, boğulacağımı düşündüğüm oldu; toplamaktan yorgun düşüp boşlukta kalacağım endişesiyle titrediğim oldu; yıllar geçti, bana gerçekten gerekenin ne kadar olduğunu anlayamadım.
Sayfa 76 - Kırmızı Kedi, 2014Kitabı okudu
Reklam
Yaşar Kemal - Enis Batur
... Yazma tutkusu dışında hiçbir önemli ortak yönüm yoktu Yaşar'la ...
Sayfa 74 - Kırmızı Kedi, 2014Kitabı okudu
İç acıtan hakikatli bir söz:
Şehir, doğasını kemirerek büyüyor ülkemde.
Sayfa 54 - Kırmızı Kedi, 2014Kitabı okudu
Levent Şentürk
Ona duyduğum yakınlıkta Eskişehirliliğinin bir payı var mıdır, olmuş mudur? Kim inanır bilmem, dolaylı bir etkiden söz edilebilir bence, Eskişehirli diye başka bir genç yazara yakınlık duyduğum olmadı bugüne dek, Levent'in yazdıklarına, yaptıklarına sahiden ilgi duydum, Samsunlu ya da Vanlı olması bir şey değiştirmezdi. Ama, çelişkili görünse de olur, Eskişehir'den çıkmış olması beni ayrıca sevindirmişti...
Sayfa 46 - Kırmızı Kedi, 2014Kitabı okudu
Suyun kıyısında, ara sokaklarda yürürken yeni yüzler bulduydum. Erimeye ve pıhtılaşmaya aday savruluşların peşine düşmüşlerdi. Ondandır, bis bis, bir gün evimden çıktım ve bir daha geri dönmedim.
Sayfa 195 - KırmızıkediKitabı okudu
Reklam
Hayatımı yazsam roman olur
'Hayatımı yazsam roman olurdu' görüşünün bir adım berisinde, iyi-kötü herkesin hayatını anlatmaya yatkın olduğunu düşünüyorum. Anılar, anekdotlar, baştan öyle öngörülmüş olmasa da başlandığında iki kenarı açılan yaşantı kesitleri sözlü otobiyografilerin gözde birimleri. Uzmanlar Homo Loquens'in geçmişini üç milyon yıl öncesine götürüyor: Mimikle anlaşma çağının artık kapandığı, eklemli dil aşamasına dayanıldığı o dönemeçten beri anlatıyor insanoğlu. Homeros metinlerinin, günümüzde, okuma-yazma bilmeyen Balkan yarımadası çobanlarının sözlü anlatılarında dolaşmayı sürdürüyor olması, anlatı'nın kalıcılık katsayısının önemli bir göstergesi.
Sayfa 178 - KırmızıkediKitabı okudu
Bütün konuşmalarda bir boşboğaz taraf olur
Sayfa 172 - KırmızıkediKitabı okudu
Yazı adamı, bir noktadan sonra, yazmadan göremez, anlamaz..
Yazı adamı, bir noktadan sonra, yazmadan göremeyeceğini, anlamayacağını bilir, öğrenmiştir: Bellek nasıl itiyor, saklıyor, siliyorsa, Yazı da aynı işlem türlerine başvurur bu soy metinlerde, nerede yaklaşacağını, uzak duracağını usul usul kestirmeyi. İçtenlik, sahicilik ilkesini bütün bu önlemlerin, bilinçli bilinçsiz budamaların, sakınmaların, ışığı kapatılan koridorların, kilitli tutulan kapıların en hafifinden örseleyeceği, peçelenen gerçeğin keşif sürecini düzmece boyutlara ulaştıracağı, bu türden açılımlar karşısında eksiksiz bir diklenme içinde kalmayı seçenlerin gözde gerekçesi olarak belirir: En iyisi, doğrusu bu kazıya hiç yönelmemektir.
Sayfa 165 - KırmızıkediKitabı okudu
Yaşamöyküsü (Hayatımız ve başkalarının hayatı)
Hayatımızın başkalarının hayatından başlayıp başlamadığı bir noktaya kadar tartışılabilir bir konu olarak değerlendirilebilir; buna karşılık, kimse, hayatının başka hayatlara karıştığını, onlarla irili ufaklı ortak alanlar yaratarak ilerlediğini, en yalnız, kimsesiz insanın bile bundan kaçınamayacağını sağlam tanıtlara sığınarak yadsıyamaz. Bir yaşamöyküsü düşünüyorum, klasik tanımın çerçevesinden taşmaksızın, oradan öteki hayatların alanına geçmemenin bütünüyle olanaksız çaba olacağını görüyorum - "entelektüel otobiyografi" de başkalarını büsbütün esgeçmek eldedir belki, gelgelelim insanın borçları olur, etik, içnamus onlar hakkında susulmasına engeldir çoğu kez: Selam verilir. Kendisinden başka hiçbir insana dokunmayacak, değmeyecek bir yaşamöyküsü yazmayı başarmış mıdır bir yazar, başarmışsa merakla okurum o metni. Benimkisinin öyle olamayacağını baştan kestirdiydim, olanca açıklığıyla; en yakıcı sorunumun etik cephesinde her an başıma dikileceğini gördüm ve ürperdim. İçtenlik, sahicilik uğruna 'başkalarının derinlikleriyle oynamaya' (Wittgenstein) hakkım olamayacağına, o derinliklerin kendi derinliklerimle buluştuğu kesitleri hepten esgeçemeyeceğime göre, altın değilse gümüş bir denge arayışı içinde kalacak, söylenebilir'i duyarlı bir terazide tartma alışkanlığı edinecektim. Yazmayı seçeceğim tabakaları zorluk esasına bağlı bir biçimde sıralayamazdım elbette; ne ki, kimilerinin içhazırlığına daha geniş zaman ayırabilir, kuracağım mozayık-düzenin bambaşka parçalarının ışığının o parçaların loşluğunu güvence altına almasını sağlayabilirdim
Sayfa 164 - KırmızıkediKitabı okudu
Reklam
Yaşamöyküsü
Yaşamöyküsü yazarlarının yabana atılamayacak bir bölüğünün kendi yaşam deneyimlerinin biricik saydıkları yönünü yücelttikleri, ondan açık ya da gizli, büyülendikleri gün gibi ortada: Bütün hayatlar biribirine benzese de, benim hayatım bir yanıyla benzersizdir kanısı görünür görünmez bir noktada ağır basmış olmasa, neden o yazı girişimi başlatılmış olsun ki?
Sayfa 158 - KırmızıkediKitabı okudu
Gene de, anı ile yaşamöyküsünü çakıştırmadan önce oturup enine boyuna yazıyla yaşam arasındaki ilişkilerin karmaşık, dallı budaklı yapısını çepeçevre kuşatmak, geçmişin örneklerinde rastlanan temel farklılıkları seçmek en doğrusu. Herşeyden önce, Yazı-Hayat bağlanhsındaki merdivene, basamak basamak açılan ya da kısılan ilişkiler zincirine yakından bakılmalı. Yazdıklarına yaşadıklarından pek az katan, devşirdiklerini dolaylama dozunu alabildiğine abartmayı seçerek kullanan pek çok yazar olduğunu okurluk deneyimlerimizden biliyoruz. Öteki uçta, taban tabana zıt konumda, yaşamından soyutlanabilecek tek sahr kaleme almamış olmakla övünen yazarlarla karşılaşıyoruz. Hangisinin doğru, hangisinin bize göre doğru olduğu ayrı bir konu; bu aşamada söylenebilecek olan, bu uç tutumların arasını meridyenlerin, paralellerin doldurduğudur: Yaşamsal alandan yazı(n)sal alana akan suyun debisi kişiden kişiye değişir -Homeros'tan beri. Anı yazarken de böyle: Kimileri herşeyin, bütün yaşadıklarının merkezine kendini oturtur; kimileriyse geri çekilmiş, ego'sunu neredeyse silmiş, öteki'ni ya da ötekileri büyüteç altında tutmayı yeğlemiştir: Benim anılarım asıl başkalannınkidir, demeye getirirler. Farklı yerlem konusu anı yazımında da öne geçen bir ölçeklendirme ister.
Sayfa 156 - KırmızıkediKitabı okudu
Anı yazmak, kişinin geçmişine doğru gerçekleştirebileceği seferlerden birisi. Yazarların tekelinde olan bir tür değil bu, her meslekten, uğraş alanından insanın, ama devlet adamı ama iş adamı, eli kalem tutuyorsa bir sendikacının ya da hayat kadınının anılarını sahici ve altedilmez bir merakla okumak isteyecek çok sayıda okur olduğunu biliyoruz.
Sayfa 156 - KırmızıkediKitabı okudu
Safkan budala olmadıkça, düşünün peşine düşmüş hiç kimse sürekli bir iman halinde yaşamaz. İki memeden birinden gelir iman sütü. Ağzım sık sık ötekini arar: Siyah sütün beni kemireceğini bile göre onunla dolanın. İkisi karışır içimde, bozbulanık bir maya hazırlarlar orada - kalemin mürekkebi görünmez musluklarından gelir, damlar, bazan taşar ve akışında sürükler. Kimsenin, düşlerinin kesin tasnifini yaptığı görülmemiştir.
Sayfa 152 - KırmızıkediKitabı okudu
1983 yılındaydı, 13 ya da 14 Aralık günü olmalı, Milliyet gazetesindeki çalışma masama, Reuters, AP, AFP kaynaklı günün kültür haberleri bırakıldığında, her zamanki gibi, ertesi günkü nüshada kullanabileceklerirni ayırmak için tomarı elime aldım. Haberlerden biri, okuduğum an, elimde kızgın bir yüzeye dokunulduğunda oluşan acıyı anıştıran bir
Sayfa 149 - KırmızıkediKitabı okudu
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.