Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yanlış Yaklaşımların Eleştirisi

Müslüman-Hristiyan Diyaloğu

W. Montgomery Watt

Müslüman-Hristiyan Diyaloğu Gönderileri

Müslüman-Hristiyan Diyaloğu kitaplarını, Müslüman-Hristiyan Diyaloğu sözleri ve alıntılarını, Müslüman-Hristiyan Diyaloğu yazarlarını, Müslüman-Hristiyan Diyaloğu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer batıda iç politika ve dış siyaset hristiyanlaştırılsaydı ve İslam dünyası bütün yönleriyle İslamlaştırılsaydı, o zaman dru'l-islam Kiliseyi de içerir ve Kilise, bütün dünyayı "İsa'nın mistik bedeni" olarak görürdü. İşte o zaman, Tann'nın salih/iyi kulları "arza" varis olurlar.
Sayfa 215
"doxan hõs monogenous para patros"
Sayfa 211 - "Biz onun izzetini, Baba'nın biricik oğlu olarak Baba'dan sahip olduğu izzeti gördük"
Reklam
... her din diğerini ihtida ettirmeye mi çalışacak, yoksa, diyalogla mı meşgul olacak? Üçüncü bir ihtimal daha var, ayrı kalmaya çabalama.
Sayfa 205
Bütün dinlerin eşit olarak muamele edildiği dini dünya tarihi tasvirine dahil etmek için İsa'nın uygun bir hikayesini vermek hristiyanlar için zordur.
Sayfa 203
Tanrı'ya inanan için, bilimin güvenilir sonuçlarının yalnızca bilime uygun bir alan içinde kabul edilebilir olduğunu vurgulamak önemlidir. Aristoteles, bir kitabına Meta ta phusika adını verdiğinde kabul ettiği gibi, bilimin ötesinde de bir sifer vardır. "Metafizik" modası geçmiş bir terimdir, ancak bilimin ötesindeki alan hâlâ vardır ve Tanrı'ya inananın yaratıcı olarak Tanrı'dan söz ettiğinde ilgilendiği şeydir. Tanrı'nın evreni ya da kozmik süreci yarattığını ve onu kontrol ettiğini söylemek, oldukça belirsiz bir metafizik alan hakkında bir iddia olarak değil, daha ziyade, kozmik sürecin karakteri, onun yöneldiği son ve bu sona nasıl yöneltildiği hakkında bir iddia olarak görülebilir. Bunlar, sonuçlar kriteriyle bir anlamda doğrulanabilmekle birlikte, bilimin deneysel metodlarıyla ele alınamayacak meselelerdir.
Sayfa 194
"Eğer bizim Batılı rüya-mitimiz, manevi olarak diğerlerini kurtarmak için onları köle etmemizi bizden istese, onların rüya mitlerinin onlardan kendilerini kurtarmak için bizden bütünüyle bağımsız olmalarını istediğinde şaşırmamalıyız. Hem beyaz insanın hem de yerlinin rüya-mitleri, bütün hakikatin yalnızca kısmi ve yetersiz bir ifadesidir... İnsanın tarihsel olgunluğu için yeterli bir dünyanın ortak inşası teşebbüsünde birlikte hareket etmek için her biri bir diğerine muhtaçtır."
Sayfa 179 - Merton.
Reklam
The Myth of God Incarnate
... "mit"i en olumsuz anlamda yanlışın muadili olarak kabul eder (s. 10) ve doktrinden "Hıristiyan düşüncesindeki uzun-dönemli-gaf' olarak söz eder (s. 1).
Sayfa 170
"Bir kez yanlış bir takdim ya da çarpıtılmış bir imaj, bütün bir kültürel cemaatin genel bakış açısına kesin olarak yerleştiğinde, onu değiştirmek zordur. Yeni nesil bilim adamları, eski algılayışı kabul edenler tarafından yetiştirilirler; onlar yeni gerçekler bulduklarında bile, bunları hala o eski algılayışa uydururlar. Yalnızca çelişkiler ciddi olmaya başladıklarında, bilim adamları eski algılayışları düzeltmeyi düşünmeye başlarlar".
Sayfa 158
Robert Burn:
Ey bize bir demet gücü, lütfu veren Diğerlerinin bize baktığı gibi bak.
Sayfa 157 - empathy is not sympathy.
"Yirmi yıldan daha fazla bir zamandan beri doğu üzerine yapılan çalışmalar ve şimdilerde de Afrika üzerine yapılan çalışmalar hakkındaki gözlemlerimin sonucu şudur: Batının, dünya tarihindeki rolüne dair Batı medeniyetindeki temel akım, kendini beğenmedir ve bu kendini beğenme, Hıristiyan Kilisesini de etkilemiştir!"
Sayfa 155
Reklam
Seksenli ve doksanlı yıllarda bazı müslümanlar batılı oryantalistleri, İslam'ı zayıflatmak veya yıkmak için sömürgecilerle danışıklı dövüş halinde olmakla suçladılar. Bu yaklaşımın bir ifadesi, Abdullah Laroui'nin bir makalesinde bulunabilir: "Oryantalist"i, İslam'ı araştırmasına konu edinen bir yabancı -bu durum-da bir batılı olarak tanımladıktan sonra, şöyle devam eder: "Oryantalistin çalışmasında, İslami kültürün ideolojik (ideoloji kelimesinin en kaba anlamında) bir eleştirisini buluruz. Büyük entellektüel gayretlerin sonucu olan eserler, kısm-ı azamisi itibarıyla değersizdir... Oryantalist kastı, bürokrasinin bir parçasını oluşturur ve bu sebeple, yeni yaklaşımların özgür yaratımına ya da daha önce var olanların uygulanmasına engel olan sınırlardan zarar görür".
Sayfa 152
Batılılaşmaya yönelik bütün bu hareketlere şiddetle karşı çıkan fundamentalistler, bazan batı kültürüyle ilgili hiçbir şeyle ilgilenmeyi istemiyor intibanı verirler. Ancak diğer yandan hala batı teknolojisinin ürünlerinden yararlanmak ve muhtemelen de ülkelerinin nihai olarak böyle maddeleri üretmesini de isterler. Televizyon setlerinin ve bilgisayarların üretimi, dinle ilgili olmayan saf teknik meseleler olarak görülmekle birlikte, anlamada başarısız oldukları şey, bu tür aletlerin ancak modern dünya görüşüyle alakalı zihin açıklığının beraberindeki bir işgücünün olduğu yerde mümkün olacağıdır; bu zihin açıklığı ise, ulemanın men ettiği bir şeydir.
Sayfa 147 - Religious, always liberal.
Orientalism hakkındaki kitabında Edward Said, "hedeflerinden birinin, Avrupai kültürün güçle ve kimliğini de kendisini Doğuya karşı, bir tür naiplik ve hatta gizli beni olarak konumlandırarak kazandığını göstermek olduğunu" söyler; Said, esasen son üç yüzyılda yaşananları düşünerek bunları söyler; ancak benzer şeyler daha önceleri de yaşanmış görünmektedir.
Sayfa 125
"Her nasılsa Pavlus değişiverdi; Kendini Petrus'a ortak kıldı. Petrus'un bilgi temellerini tahrif ederek onu filozofların argümanları ve kendi kalbinin vesveseleriyle karıştırdı".
Sayfa 99
Şehristani, hristiyanlar arasındaki enkarnasyon farkları (tecessüd)
"Tanrı'nın üç uknuma (hypostases) sahip olduğunu iddia ettiler. Yaratıcının (c.c), tek bir öz (cevher) olduğunu söylediler. Bununla, bizatihi kaim olanı (var olmak için başkasına ihtiyacı olmayanı) kastettiler, uzayda yer kaplama ve fiziki beden(i olmayla karakterize edileni) değil. O, öz (cevher) olarak tek, uknumlukta (hypostatcity) üçtür. Uknumlarla (hyposteses), varoluş-bayat-bilgi gibi sıfatları ve Baba-oğul-kutsal ruhu (Ruhu'l-kudüs) düşündüler. Bilgi (uknumu) giydirildi ve bedenlendi, diğer uknumlar değil"
Sayfa 98
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.