Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Müslümanca Yaşamak

Rasim Özdenören

En Eski Müslümanca Yaşamak Sözleri ve Alıntıları

En Eski Müslümanca Yaşamak sözleri ve alıntılarını, en eski Müslümanca Yaşamak kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"İşte yaşamak dediğin böyle ikilemlerden, zor sorulardan ibaret."
İslami bilincin iade edilmesi soyut olarak doğru düşünmekle elde edilemez. Doğru düşünme tarzını, aynı zamanda bir yaşama alışkanlığı haline koymak gerekiyor.
Reklam
Müslüman tek boyutlu, yalınkat bir hayat ortamında yaşamıyor bugün: kendine silah çekmiş bir düşmanla karşı karşıya bulunsaydı, işi kolaydı. O taktirde, hedefini açıkça seçebilirdi. Oysa bu gün, yeryüzünde yaşayan Müslümanların çoğu henüz nasıl bir konumda yaşadığının bile bilincinde görünmüyor. O genel olarak içinde yaşadığı İslamdışı düzene uyum sağlama çabası içinde bulunuyor. Bir bakıma farkında olmaksızın İslamdışı hayat tarzıyla İslamı telif etme kaygısına düşmüş görünüyor. Bu kaygı bile, aslında, henüz Müslüman olduğunu unutmayanlar için söz konusudur. Diğerleri böyle bir kaygı taşımaktan da uzak duruyor.
Müslümanın İslam'dan taviz vermeye hakkı yoktur. İnsan ancak sahip olduğu haklar üzerinde tasarruf edebilir, ancak kendi haklarından feragatte ve fedakarlıktan bulunabilir. İslam, Müslümanlara emanettir. Onun hükümlerini insan olarak ben getirmediğim için bu hükümlerden taviz verme hakkını da kendimde göremem. Kimse, haiz olmadığı bir hakkı başkasına devredemez. Dinin sahibi ve koruyucusu Allah'tır. Fakat O'nun emaneti Müslümanların üzerindedir. Halen yeryüzünde yaşayan Müslümanlar bu emaneti "ehliyet"le koruyabiliyor mu?
İslam Allah'ın indirdiği ve kabul ettiği tek din olarak, başka hiçbir dünya görüşüyle, başka hiçbir fikirle, amelle uzlaşmaya girmeye muhtaç değildir. O, kendi başına, insanın ihtiyacını karşılamaya muktedirdir. Bu bakımdan, zaaf İslam'da değil, fakat onu yüklendiğini söyleyen insandadır. Aslında insan, tanımının gerektirdiği davranış manzumesini hayatına geçirdiği an, dinden taviz vermesine gerek olmadığını kendiliğinden kavrayabilir.
Bugün Müslümanlar arasında görülen yanlış bir eğilim, ilmihal kitaplarında yazılı temel bilgilerden bile mahrum haldeyken derin fıkıh tartışmalarına girmekten çekinmemeleridir. Oysa her gün bir paragrafını okuyacağı bir ilmihal kitabından öğrendiklerini uygulamaya aktarmak daha anlamlı bir seçim olurdu. Ama Müslümanların arasında kaç kişi "büyük" işlerini bırakıp küçümsemeden ilmihal okumaya talip acaba?
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
Her Müslüman üstelendiği işi kendinden başka yüklenecek kimsenin bulunmadığını, İslam'ın yeryüzü hükümranlığı konusunda biricik amilin kendi hataları ve sevapları olduğunu/olacağını düşünsün. Burada, ben doğru yoldaysam bu iş gerçekleşir, bu iş gerçekleşmiyorsa bunun vebalı yalnız ve sadece benim yanlışlarım, benim eksikliklerimdir, diyebilecek bir bilinç düzeyine yükselmek gerekiyor.
Kurulu düzenin bir parçası olarak yaşarken, o düzenin isteklerine göre yaşamaya mecbur bırakıldığımız kuralları yok saymak mümkün değildir. Çünkü onlar var. Fakat bu kurallara uyarken İslamdışı davranış kalıplarına uyma zorunda bırakıldığımızın farkında olmak gerekiyor. Dahası, onlara uymak zorunda kaldığı için, istemeden de olsa, Müslümanın kendine mahsus avantajlarını kullanmaktan vazgeçilmiş olduğu da itiraf edilmelidir.
Meseleyi, münazara usulüyle vaz etmek, sonra da bu usul içinde tartışmaya başlamak, konuya açıklık getirme yerine onu büsbütün karmaşıklaştırmaktan başka bir işe yaramaz.Sağlıklı bir düşünme ortamına ulaşabilmek, daha da önemlisi karşılıklı yanlış anlamadan kurtulmak için, ilkin bu münazara usulünü bırakmak gerektiği üstünde durulmalıdır.
Allah dilerse her şey olur, ona kuşku yok.Fakat Allah'ın dilediği, emrettiği hayat yaşanmadıkça, Allah'ın hükmü insanlar arasında yürürlüğe girmez.Insanı o hayat tarzını yaşamaktan Allah mahrum etmiyor, o kendi kendini mahrum bırakıyor.Çünkü Allah, dinini tamamlamıştır.Fakat o din yaşanmadıkça onun yeryüzünde yürürlüğe girmesi âdetullahtan değildir
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.