En Eski Mutluluk kitaplarını, en eski Mutluluk sözleri ve alıntılarını, en eski Mutluluk yazarlarını, en eski Mutluluk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Judith McNaught tarzını sevdiğim, bittiğinde şöyle bir iç çektiğim romanların yazarıdır. "Mutluluk" kötü bir versiyonuyla elime geçti. Çevirilerde, yazımlarda ve cümle yapılarında ciddi problemler vardı ve bu biraz romanı okurken tadımı kaçırmadı diyemem. Ama bunun dışında hikayenin kurgusunu ve kahraman betimlemelerini sevdim. Kendi aklı ile var olan imkanlarını kullanarak sıfırdan oldukça iyi yerlere gelen ve aslında bir dükün torunu olan Ian ile sosyeteye kötü ekonomik koşullarından kurtulmak üzere iyi bir eş adayı bulmak zorunda bırakılarak takdim olunan Elizabeth'in aşk hikayesi. Yanlış anlaşılmalar, kıskançlıklar yüzünden kurulan kumpaslar ve ikisinin dışındaki insanların yalanları yüzünden çetrefilli bir süreç yaşamak zorunda kalan iki kişinin her şeye rağmen aşklarının peşinde verdikleri mücadele. Ekip yine oldukça zengindi. Akrabalar, arkadaş çevreleri, güçlü karakterdeki hizmetliler... Hikayeye oldukça renk katmışlardı. Hızlı bir girişle başlayan roman, süreçte yaşananların yarattığı bir ağırlıkla sürse de her zaman olduğu gibi tatlı bir sonla noktalandı.
"Yalnızlık yalnız olmayla alakalı bir duygu değildir. Yalnız hissetmeyle alakalı bir duygudur. Bir oda dolusu insanın arasında da kendini yalnız hissedebilirsin."
Kitap güzeldi yalnız yazar 572 sayfa yazacağına 372 sayfa yazsa yetermiş. Ian yazarın şu ana kadar yarattığı en iyi üçüncü karakter. Diğerleri Sonsuza Kadar romanından (ne kadar beş para etmez bir roman olsa da) Andrew ve Dorothy. Yalnız kadın karakterde kesinlikle bir zeka sorunu var. Adam sana aşkla geliyor sen milletin adam için yaptığı dedikodulara inanıp ona olmayacak tripler yapıyorsun. Ben adamın yerinde olsam kıza hiç acımam, boşardım.
Kimin kimden etkilendiğini bilmiyorum ya Julie Garwood, Judith'ten veya tam tersi. Maşallah ikisi de sürekli romanı bölerek kendi düşüncelerini yazıyor. Şimdi size yazarın romanda yazdığı çok komik, çok aptalca bir düşüncesini yazacağım:
Jake'in kendisi hakkında düşündükleri Atilla'yı (Ian'in atının ismi) ilgilendiriyorduysa bile bunu hiç belli etmedi ve bu Jake'i hayal kırıklığına uğrattı. Daha çok kızdı ve eve fırtına gibi girdi.
Bu ne Allah aşkına yahu? Bize ne atın adam hakkında ne düşündüğünden.