Sözler ve Alıntılar
Mutluluk usulca tutulmadığı zaman ölür.
Yüreğimizin derinliklerinde gerçekten önem taşıyan şeylere ilişkin harekete geçtiğimizde, değerli gördüğümüz istikamette yol aldığımızda, hayatta savunduğumuz şeyin ne olduğunu açıklığa kavuşturup buna uygun davrandığımızda; hayatlarımız zengin, dolu, anlamlı olacak ve güçlü bir yaşam enerjisi hissedeceğiz!
Çevremizde olan biten üzerindeki bu şaşırtıcı kontrol yeteneğimiz, hayatın diğer alanlarını da kontrol edebileceğimize dair beklentilerimizi oldukça artırmaktadır. Dış dünyada bunu başarmak kolay.
Peki iç dünyamızı kontrol etmek de bu kadar kolay olsaydı, hepimiz daimi bir mutluluk içinde yaşıyor olmaz mıydık?
Çözülebilecek sorunları çözmek için gerekli cesareti toplayın, çözülemeyecek olanları kabul etmek için gerekli dinginliğe ulaşın ve bu ikisi arasındaki farkı anlamak için gerekli hikmete sahip olun..
Kabul etmek, bu rahatsız edici duygu ve düşünceleri sevmemiz gerektiği anlamına gelmez.
Kabul, herhangi bir şeye “katlanmak” veya “boyun eğmek” anlamına da gelmiyor. Kabul, hayata katlanmakta değil, hayata sarılmakla ilgili.
Vazgeçmek ya da yenilgiyi kabullenmek manasında da değil.
Kabulün sözlük anlamı “sunulanı almak”. Hayatınızda olup bitene -tam da şimdi ve burada, ne olduğuna- kendinizi tamamen açmak ve halihazırdaki durumla cebelleşmeyi bırakmak demek.
Kağıttan kafese konmuş bir aslan gibi, insanoğlu da en çok kendi zihninin yanılsamaları nedeniyle kapana kısılır. Ancak görüntüsüne rağmen bu kafes bile aslında insan ruhunu hapsedecek bir bariyer değildir.
Can sıkıcı şeyler hissetmeye hazır olmaksızın daha iyi bir yaşam kurmak mümkün değildir.
...
Yaşamaya değen bir hayat kurmak ciddi bir girişimdir, bu yüzden lütfen bunun öneminin farkında olarak hiç acele etmeyin.