Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Müziğin ABC’si

Nicholas Cook

Müziğin ABC’si Gönderileri

Müziğin ABC’si kitaplarını, Müziğin ABC’si sözleri ve alıntılarını, Müziğin ABC’si yazarlarını, Müziğin ABC’si yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Giuseppe Cambini, Beethoven’ın ilk iki senfonisi hakkında şunları yazıyordu:” Bir bakıyorsunuz haşmetli bir kartal gibi uçuyor; sonra ürkütücü patikalarda sürünüyor. Ruhunuzu tatlı bir melankoliyle delip geçtikten sonra hemen ardından barbarca akordlarla paramparça ediyor. Güvercinlerle timsahları bir arada barındırmaya çalışıyor.”
1930'lardan beri toplumbilimin "eleştirel kuram" adında, açık amacı ideolojinin günlük yaşamdaki işleyişine ışık tutmak olan, eleştirilmeksizin kabul edilen inançları açığa çıkarıp neye inanacağını karar verme gücünü bireye bırakan dik başlı bir alt bilim dalı varolagelmiştir - çünkü ideolojiler kendilerini tam da "olağan dünya" gibi sunarak başka seçeneklerin var olmasını engeller.
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
Dünyayı tarafsız ve dengeli bir tutumla değiştiremezsiniz.
Sayfa 133Kitabı okudu
Klasik estetiğin sanatsal sezisi her yönüyle dışlayıcıdır. Değeri bireyin beğenisine değil, özgül ve kalıcı başyapıt fikrine dayanır.
Sayfa 117Kitabı okudu
Toplu halde okunan ilahilerden futbol maçı tezahüratlarına kadar tüm koro uygulamaları gibi o da bir halk paylaşımı ve etkileşimi içermektedir. Herkes herkesi dinleyip birlikte hareket etmek zorundadır. Birlikteliği simgelemekle kalmaz, onu uygular.
Sayfa 114Kitabı okudu
Joanna Hodge'a göre sanatın rolü önceden var olan bir dış gerçeği alıp yeniden üretmek yerine, "gerçeklik duyumuzu oluşturan" yeni yöntemler sağlamaktır.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
...besteciden icracı ya da daha genel olarak, bir müzisyenden diğerine bilgi iletişimi süreci olmasının dışında notalama, aynı zamanda çok daha karmaşık bir şey de yapar: müzikle ilgili eksiksiz bir düşünme yöntemini de aktarır.
Belki Schoenberg gibi besteciler, on dokuzuncu yüzyılın özgünlük kavramına fazla içtenlikle inanarak dinleyiciye küçümsemek sınırlarında dolaşan bir tavırla yaklaşmışlardı. (On dokuzuncu yüzyıl bestecileri ise "sanat, sanat içindir" gibi yüksek ilkeleri yaysalar da çoğunlukla dinleyici ne istiyorsa tam olarak onu vermişlerdir. Aynı şey progresif rock grupları için de söylenebilir.) Ya da belki de halkın beğenisine hitap etmemenin, eserlerinin ciddiyetini ve dürüstlüğünü garanti altına aldığına inanarak müziklerini, halkın genelinde yöneltmek yerine tutkun dinleyicilerden oluşan küçük bir gruba yöneltmişlerdir.
... klasik müzik endüstrisi büyük yorumcuları yalnızca tekrar üretenler olmaktan çok, ortaya koyan ya da yaratıcı rolleriyle pazarlamakta ve böylece popüler müzikteki özgünlük değerlerinin aynısını kabul etmiş olmaktadır.
Müzik her ne kadar doğal bir şey, kendi başına var olan bir olgu gibi görünse de insan değerleriyle neyin iyi neyin kötü neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyen duygularımızla doludur. Müzik kendi kendine olan bir şey değil, bizim yaptığımız ve anlam verdiğimiz bir şeydir.
Reklam
Sözler gizli kalmış anlamı gerçek anlama dönüştürür, yapıtla dünya arasında bir bağ kurarlar. Kramer’in deyişiyle sözler müziğin dünyevi yanının temsilcisidirler.
Beethoven efsanesini başlatanlardan Ludwig Tieck, sözsüz müziği “sonsuza ulaşana dek hızla ilerleyip geri dönen doyumsuz arzu” olarak niteler; bu benzetme uygundur (klasik müziğin hedefleri ortaya koymayı, sonra da onlara ulaşılmasını sürekli erteleyerek insanı kıvrandırması)…
Joanna Hodge’a göre, sanatın rolü önceden var olan bir dış gerçeği alıp yeniden üretmek yerine “gerçeklik duyumuzu oluşturan” yeni yöntemler sağlamaktır. Hodge şöyle devam eder “Dickens’ın sisi yaşayan bir oldu, Van Gogh’un da ayçiçeklerini görülür kıldığını öne sürmemizi mümkün kılar”. Başka bir deyişle Van Gogh’un tabloları sayesinde, genel dünyayı, özelde ayçiçeklerini daha farklı görebilmişizdir, yalnızca Van Gogh’tan önce bu görünüşü yakalamayı başaramamıştır. Öyleyse resmin asıl anlamı, duvarda asılı olan eşyada değil, onun harekete geçirdiği ya da oluşturduğu bakış açısında yatmaktadır. (Bu nedenle Hodge bunu “oluşturucu1 sanat görüşü olarak adlandırmaktadır.)
Müziğin bir anlamı vardı, çünkü müzik dışındaki bir gerçekliği simgeliyordu.
Pythagoras’a kadar giden ve müziğin kozmik uyumunun bir simgesi, makrokosmosun mikrokozmik temsilcisi olduğunu benimseyen fikir bugün artık saçma gibi görünse de orta çağ ve Rönesans boyunca yaşamıştı
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.