Olmuş o kadar halk-ı cihân mekrde üstâd
Kim sâbıka-i şöhret-i şeytân unutulmuş
(İnsanlar aldatmada o kadar ustalaşmışlar ki, şeytanın (bu konudaki) şöhretinin geçmişi (bile) unutulmuştur.)
Nâdânlık olup mu'teber ebnâ-i zamânda
Hattı bozulup nüsha-i 'irfân unutulmuş
(Zamane insanı câhillere değer vermektedir. Yazısı bozulan irfan kitabı da unutulmuştur.)
Bir devrde geldik ki 'azîzân unutulmuş
Tutmuş yerini hurd ü büzürgân unutulmuş
(Öyle bir zamanda geldik ki değerli kişiler unutulmuş ve büyüklerin yerini küçük, değersiz insanlar almış.)
Oldu sermâye-i hayret bana bîm ü ümmîd
Bilemem eyleyecek girye midir hande midir
(Korku ve ümit, bana şaşkınlık sermayesi oldu. Bilmem bu halimle ağlasam mı, gülsem mi?)
Egerçi köhne metâ'ız revâcımız yokdur
Revâca da o kadar ihtiyâcımız yokdur
(Gerçi eski eşya gibiyiz, bir değerimiz, itibârımız yoktur. Değere ve itibâra da o kadar ihtiyacımız yoktur.)