Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nasıl Yazar Olunur?

Enver Aysever

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Ahmet Rasim’den İstanbul’u Okumak… Bir güz akşamı insanın içini yakan, içini ürperten bir rüzgar esiverir aniden İstanbul’da. Hava yavaşça aydınlığını yitirir, yerini kurşun gibi bir gök alır, ardından kararır iyice…Telaşlı İstanbul trafiği akmaya çalışır, cılızlaşır saatler ilerledikçe. Gece yüzünü gösterir bir başka aleme dalar akşamcılar… Bir
Sayfa 213Kitabı okudu
Melih Cevdet içkiye düşkünlüğünden söz eder , bir yandan da dayanıksız bir içkici olduğunu söyler. Bu yüzden içkici olmak için çok çalıştım, diye ekler. Sanırım içkili lokantaların keyifli söyleşilerinin yazılarında büyük yer bulması bundandır. Doğrusu bende çok yakıştırırım meyhaneleri, içkiyi şiire ve şaire… Böyle günlerin birinde,Köy Enstitüleri’ni kurma çabasının yoğun günlerinin birinde, Hasan Ali Yücel meyhanede rastlar Orhan Veli ve Melih Cevdet’e. Melih Cevdet hayli zayıflamıştır… Hasan Ali Yücel sorar: ‘’ ‘Çok zayıfladın,’dedi bana. ‘’Beslenemiyorum’ diyemezdim. Bunu anladı. Gerçek bir incelikle. Gülümsemekle yetindim. O günlerde Orhan Veli’nin ‘Oktay’a mektuplar’ adlı şiiri yayınlanmıştı. (Oktay Rıfat Paris’te idi); Hasan Ali Yücel o şiirdeki: Ve bugünlerde Melih’le ben Aynı kızı seviyoruz …dizelerini mırıldandı kendi kendine, sonra bize dönerek: ‘Sahi mi bu? diye sordu Bizim evet dememiz üzerine de: ‘Yahu niye birbirinizi öldürmüyorsunuz? Dedi Oysa bizim birer sevgilimiz vardı, ortaklık üçüncü bir hanım içindi;ama sadece romantik bir sevda.Bir birimizi öldürmenin gereği yoktu bu yüzden.Rakı içerken sözünü ederdik.’’
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Aşık olduğu insanın, dili nasıl kullandığına dikkat eden kaç kişi vardır bilemiyorum. Ancak öyle İstanbul’da öyle insanlara aşık olunuyor. Yani yaşamı şiire yaklaştıran bir kentte, özenli aşklar yaşanıyor. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum. En güzel İstanbul şiirlerinden birinde Orhan Veli, İstanbul’u dinlerken neler işittiğini anlatıyor bize. Şimdi yaşasaydı şair, yine aynı güzellikleri işitir mi bilmiyorum ama çok iyi bildiğim bir şey var: yükü onca ağır olmasına karşın, yine tüm güzellikleri esirgemeden sunuyor İstanbul. Sonbaharı, hüznün en güzel renkler ile yaşamımıza taşıyor İstanbul.
Sayfa 217Kitabı okudu
‘’Oğuz Atay anlaşılmak, onaylanmak, dünyanın bir parçası olmak istiyor; yaşarken anlaşılamayan geleceğe kalan bir yazar olmak düşüncesine bütün gücüyle tepki gösteriyordur; ’Ben öldükten sonra değil, yaşarken tanınmak, sevilmek, ilgi görmek istiyorum.’ ‘’ Bu çıkışsızlık kimi duygusal, kimi ekonomik nedenlerle kalıcı bir mutsuzluğa taşımıştır Oğuz Atay’ı. Özellikle tepeden bakan aydın tavrına karşıdır. Giderek derinleşen ulusal çizgisi belirginleşmiştir. yapıtlarında bunları ortaya koyar. ‘’Ey zavallı milletim dinle! (Durur.) Şu anda hepimiz burada seni kurtarmak için toplanmış bulunuyoruz. Çünkü ey milletim, senin hakkında az gelişmiştir, geri kalmıştır gibi söylentiler dolaşıyor. Ey sevgili milletim! Neden böyle yapıyorsun? Neden az gelişmiyorsun? Niçin bizden geri kalıyorsun? Bizler bu kadar gelişirken geri kaldığın için hiç utanmıyor musun? Hiç düşünmüyor musun ki, sen neden geri kalıyorsun diye durmadan düşünmek yüzünden, bizde istediğimiz kadar ilerleyemiyoruz. Bu milletin hali ne olacak diye hayatı kendimize zindan ediyoruz.’ ‘’ (Oyunlarla Yaşayanlar) Herkesin bir Oğuz Atay’ı var
Aklımda Melih Cevdet'in öğüdünü tutarak direnmenin gerekli olduğunu düşünüyorum. "Geri kalmış halkın beğeni düzeyine seslenmek halkçılık değil yeteneksizliğin örtbas edilmesidir," diyor büyük usta.
Sayfa 170Kitabı okudu
‘’Ne yapmalı?'yı yazdıktan on yıl sonra ise, kendi gibi olaya zamansal bir uzaklıktan bakan roman kişisi Selim Işık’a şunları söyleyecektir: ‘Bana bu gün ne yapmalı diye soracak olurlarsa,ancak önce kendini düzeltmelisin diyebilirim. Bir temel ilkeden yola çıkmak gerekirse, bu temel ilke ancak şu olabilir; Kendini çözemeyen kişi,kendi dışında hiçbir sorunu çözemez’ ’’(Tutunamayanlar) Herkesin bir Oğuz Atay’ı var
Reklam
Acılara direnmek için, özgür soluk alabilmek adına, yaşamı yeniden kurabilmek için okuyoruz ve okuyacağız.
Sayfa 100 - Remzi KitabeviKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.