Eskişehir’imizin simgelerinden biri olan Nasreddin Hoca’nın birçok fıkralarından seçme yapılarak hazırlanmış güzel bir eser. Çok beğendim ve çok güldüm. Her eve lazım bir eser gerçekten. Bu arada Nasreddin Hoca Akşehir’in falan değil bizim, Sivrihisar’ına kadar bizim. :)
Hoca hurma yerken çekirdeklerini çıkartmıyormuş.
Karısı:
-Efendi hurmayı çekirdğiyle mi yiyorsun?deyince
-Elbette!Ben hurmayı aldığım zaman hurmacı da hurmayı çekirdekleriyle tarttı da bana verdi demiş.
Nasrettin Hoca'nın dillere destan olan fıkralarından bir araya getirilerek oluşturulan bu eserde özellikle güldüren ama güldürürken de düşündüren fıkraların seçilmesi güzel olmuş. Tabi bazı vasat fıkralarda vardı ama genel itibariyle tebessüm ettireceğini düşünüyorum okuyacaklara...
"Bizim Hoca'nın karısı hakkın rahmetine kavuşmuş. Hoca birkaç gün yas tuttuktan sonra karaları çıkarmış; herkes gibi gülmeye, konuşmaya başlamış. Bu sırada eşeği ölmüş. Her gittiği yerde eşek de eşek... Aylar geçtiği halde eşeğin ölümünden duyduğu acıyı anlatıp duruyormuş.
__Yahu Hoca, demişler, ne biçim adamsın, eşeğe üzüldüğünün onda biri kadar karını üzülmedin, yas tutmadın.
__Olur mu, demiş, Hoca, karım vefat edince, siz demediniz mi üzüldüğün yeter, sana daha iyisini alırız diye. Eşeği kim alacak? Ben yas tutmayayım da kimler yas tutsun!"