Esas olan sadece yaşamak değil, insana yakışır şekilde ve onurlu yaşamaktır.
Teslim olmadan, boyun eğmeden, sürünmeden, el etek öpmeden yaşamaktır.
Nazım Hikmet
“ Aşık olmadan yaşamak, yaşamak değildir . Çok şükür âşığım. Bana öyle geliyor ki bir tek insana, yüz milyonlarca insana, bir tek ağaca, bütün ormana, tek bir düşünceye, birçok düşünceye ve
fikre âşık olmadan yaşamak, yaşamak değildir.
"... Ne güzel şey hatırlamak seni:
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
Hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken...
... Ne güzel şey hatırlamak seni:
Yazmak sana dair,
Hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek..."
"Bütün bu özgürlük yıllarında Nâzım'ın içten içe işçilerin, kadınların, köylülerin, eşit bir dünyanın davasını yürüttüğünü bilsem de çok güzel şiirler yazdığını da biliyordum. Ben bir edebiyat eleştirmeniyim ve iyi şiirle kötü şiiri ayılabilirim: Nâzım, kesinlikle Türk edebiyatına yeni bir soluk getiriyordu."
-Nurullah Ataç
"Aşık olmadan yaşamak, yaşamak değildir. Çok şükür aşığım. Bana öyle geliyor ki bir tek insana, yüz milyonlarca insana, tek bir düşünceye, birçok düşünceye ve fikre aşık olmadan yaşamak, yaşamak değildir."
Şair Yevgeniy Yevtuşenko şairin ölüm anını şu cümlelerle ifade edecektir:
“Hapishane yaşamının yıprattığı yüreği sonunda onu yarı yolda bıraktı. Bir sabah, her zaman yaptığı gibi gazeteleri almak üzere dışarı çıktı ve içeri girerken yaşama gözlerini yumdu. Sanki boşa çıkmış ya da gerçekleşmesi hala mümkün bir sürü umuduyla tüm dünyayı temsil ediyorlarmış gibi, gazeteleri göğsüne bastırmıştı.
Nazım gibi insanlar nerede olurlarsa olsunlar, hiçbir zaman yabancı değillerdir: Yürekleri uluslararası pasaportlarıdır onların. Nazım'ın tarihte oynadığı rol, onun için önceden yazılmıştı. Bir tek, böyle önceden yazılmış bir rol dahice oynanabilirdi.”