Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nazım Hikmet'in Mimarlığa Bakışı

Cengiz Bektaş

Öne Çıkan Nazım Hikmet'in Mimarlığa Bakışı Gönderileri

Öne Çıkan Nazım Hikmet'in Mimarlığa Bakışı kitaplarını, öne çıkan Nazım Hikmet'in Mimarlığa Bakışı sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Nazım Hikmet'in Mimarlığa Bakışı yazarlarını, öne çıkan Nazım Hikmet'in Mimarlığa Bakışı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evler içinde oturanlarla aydınlanır Günaydın 23 Ağustos fabrika işçileri, Ve traktör fabrikası işçileri, Ve devlet planı kâtipleri, günaydın Günaydın uslu çocuklarla kocakarılar Günaydın zeytin dalı kızlar #NazımHikmet
Reklam
Her ağaç bir adama benzer. Onlardan bir dal koparmak bir kol kırmak gibi, bir yaprak yolmak bir göz çıkarmak gibi gelir bana. Ben hiçbir adamla, bir ağaçla konuştuğum gibi gıllıgışsız konuşmadım. Ağaçların dilinden anlamayan, toprağın dilinden anlamaz. Toprakla konuşamayanlar en bilgili sesi duymamış demektir. Ne yazık onlara!
O yıllarda Türkiye'de komünist olmak, anamalcılara göre insanlığın en kötü durumuydu. Hırsız, gangster, katil olmaktan daha kötü... Düpedüz vatan hainliğiydi.
Kentlerimizi, özellikle İstanbul'u yalnızca teknokratlara, uzmanlara bırakmak ne denli yanlış değil mi? Neden kentlerimizin gerçek sahipleri yok ortalıkta ? Nerede kültür adamlarımız, sanatçılarımız ?
...kültür altyapısından yoksun bir kimsenin 'yaratması' ancak rastlantısal olabilir.
Reklam
... [B]ütün sanat eserlerinde bence dengeli olmak şarttır.
..... dış dünyası dar olanın, iç dünyası da daracık olur.
AYASOFYA VE SÜLEYMANİYE
Müzelik olmanın iki anlamı vardır. Biri alaydır, işe yaramazlığı gösterir; ötekisi büyük bir değerin değimidir.
Mimarlıkla şiir, ikisi de yoktan var ediyor... Mimarlık, bilinen gereçlerle daha önce var olmamış bir yapıt ortaya koyar. Şiir, bilinen sözcüklerle yeni bir duyguyu, kavramı, bilinmeyeni ortaya koyar.
Reklam
form follow function
Mimarlıkta "biçim işlevi izler" demek, çözümün insandan, insanın gereksinimlerinden başlaması demektir.
Bugün bile mimarların büyük çoğunluğu, asıl konunun, kültür birikiminin bilincinde bir "kimlik" olduğunun ayrımında değil... Toplumlarından kopuk olarak "geçmiş"le, Batı'nın moda biçimleri arasında gidip geliyorlar. İşi gerçekten bir moda terzisi gibi ele alanlara öykünüyorlar, birkaçı dışında...
Mimarlık bir tasarım işidir ya, şiir de öyledir. Tasarım gelecek için yapılır. Elbette saptamalardan yola çıkılabilir ya da çıkılacaktır. Ancak Nazım Hikmet'in dediği gibi, yalnız başına "saptama" eylemi sanat değildir. Sanat yaratma eylemidir.
Nazım Hikmet’in Doğrudan Mimarlığa Değinen Sözleri, Yazıları
... Sinan’ın yapılarında içle dış tam uyuşum içindedir. İçten dış, dıştan iç okunur. Yalanı yoktur... Taşıyan, taşınan apaçıktır, besbellidir. Kültür birikiminin (ayrımsız, renk, dil, din, şu bu...) tüm insan yaratısının kalıtçısı olarak bilincindedir. Nazım Hikmet de bunları söylemiyor mu? Nazım Hikmet “yaratılmış evren” olarak görür Sinan’ın oylumunu... Bunu herkesin yaşayabilmesini ister, nereden gelirse gelsinler, neye inanırlarsa inansınlar... Bütün insanlar yaşayabilsinler bu oylumu... Ayasofya’nın müzeliği bunu sağlamaktadır.
"Benim için en iyi şair mimara en yakın olan şairdir. Edebiyatta amal-i erbaa değil, müsellesat-ı küreviye hakimdir." Nazım Hikmet Ran
Sayfa 26 - Yem yayınKitabı okudu
112 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.