“Bir yandan,çocukların bedenlerini beslerken her türlü “rafine” üründen kaçınıyoruz,tercih ettiğimiz ürünlerin “içindekiler”de deniz ya da Himalaya tuzu,tam buğday unu ve keçiboynuzu pekmezi arıyoruz,”organik” olsun diye kilometrelerce uzaktaki çiftliklerden ilaçlanmamış,kurtlu elmalar getirtiyoruz; diğer yandan,çocukların ruhunu beslemek gerektiğinde onlara yapay,dezenfekte edilmiş bir dille hayatın her türlü cilvesinden,insanın her türlü incinebilirliğinden artırılmış “içerikler” sunuyoruz.”
Tarihsel veriler ve somut bilgileri derlemekteki titizliğimiz, üzerine kuracağımız yorumun değerini belirler. Yorum bir kurgudur, ancak uydurmacadan ayrışır.