Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ders Kitabı

Nebiler Silsilesi -1

Osman Nuri Topbaş

Nebiler Silsilesi -1 Gönderileri

Nebiler Silsilesi -1 kitaplarını, Nebiler Silsilesi -1 sözleri ve alıntılarını, Nebiler Silsilesi -1 yazarlarını, Nebiler Silsilesi -1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tevbe ve İstiğfar
Halbuki insanoğlu, mâsumluğun saf râyihası içinde doğar ve cihana tertemiz olarak gelir. Din de bu fıtrî temizliği korumak için Allah tarafın dan insana verilen bir lûtuf ve merhamet tecellîsidir. Dolayısıyla kul, bu iki sâik sâyesinde gaflet perdelerini aralayabilirse, işlediği cürmün ağırlığını vicdanında hisseder. Onun iç âleminde saklı bulunan fazilet hisleri uyanır. Kalbi büyük bir nedâmetle için için yanar ve ılık gözyaşlarıyla Rabbine gönlünü açar. İşte bu yanış ve pişmanlık "TEVBE"dir.
Sayfa 125 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Vicdanlarda ahlakî destek azalınca, ince düşünüş ve rûhî derinlik de kaybolur
Reklam
Tevbe ve İstiğfar
Bir kimsenin, hiç de mecbûr olmadığı halde, karşısındakine bir bardak su ikram etmesi, bir teşekkür borcu doğurur ki, bu da insani ve vicdani bir vecibe kabul edilir. Aslında bu ölçü, bize Cenab-ı Hakk'ın sayısız nimetleri karşısında nasıl bir minnettarlık ve şükür hissi içinde yaşamamız gerektiğini hatırlatır. Hal böyleyken, bir insanın, fıtratında bulunan cehalet, şehvet, kibir, gurur, hırs, cimrilik, haset, israf ve öfke gibi mezmum sıfatlara temayül ederek, kısaca nefse tabi olarak ilahi nimetler karşısında nankörlük etmesi, onun sahip olduğu fıtrî şerefe gölge düşüren büyük bir aldanıştir.
Cenâb-ı Hakk’ın esmâsından biri de “es-Sabûr”dur. Yani Cenâb-ı Hakk, kullarına mühlet verir ve bu zaman zarfında kendisine nankörlük edenlere dâhi rızık vererek sabreder. “Şayet Allah insanları yapıp ettikleri yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerin üstünde tek bir canlı bırakmazdı; fakat onlara belirlenmiş bir vadeye kadar mühlet veriyor. Vadeleri dolduğunda ise (herkes anlayacaktır ki) Allah kullarını hakkıyla görüp bilmektedir..” (Fâtır, 45)
Sayfa 204 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
Hz. Mevlana "Nedamet ateşiyle dolu bir gönülle ve nemli gözlerle tevbe et! Zira çiçekler, güneşli ve ıslak yerlerde açar!"
İbn-i Kayyım el-Cevziyye, insana ilâhî imtihan gereği verilmiş olan nefsin husûsiyetlerini açıklarken şunları söyler: "Sübhanallah! Nefiste İblis'in kibri, Kābil'in hasedi, Ad Kavmi'nin azgınlığı, Semûd Kavmi'nin tuğyânı, Nemrûd'un cür'eti, Firavun'un taş- kınlık ve haddi aşması, Kârûn'un zulüm ve fesâdı, Hâmân'ın alçaklığı, Bel'am'ın hevâsı, Ashâb-ı Sebt'in hîlekârlığı, Velid bin Muğîre'nin inadı ve Ebû Cehil'in cehâleti vardır.
Reklam
Dünya nîmetleri, birer imtihan vesilesidir. Hayırlı olup olmadıkları neticesine bağlıdır. Servet ve iktidar, eğer kulluğa vesîle olmuş ise, o zaman bu, iki cihân saâdetidir. Fakat azgınlık ve sapıklığa sebep olmuş ise, ebedî hayatı mahvetmiş, saâdet yerine felâket getirmiş olur.
Akıl, her türlü gâye için kullanılabilen keskin bir bıçak gibidir. Dileyen onunla ekmek keser, dileyen de onunla cinayet işler. Nitekim Kâbil'in aklı, vahyî bilgiye muhalefet ettiği için kendisini dalâlete (sapıklığa) götürmüş ve âhiretini mahvetmiştir.
Hazret-i Mevlânâ buyurur: Teni aşırı besleyip geliştirmeye bakma! Çünkü o, sonunda toprağa verilecek bir kurbandır. Sen gönlünü feyz pınarlarından doldurmağa bak. Yücelere gidecek ve şereflenecek olan odur.
Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar müslümanın başına gelen her şeyi Allah, onun hatâlarını bağışlamaya vesîle kılar.
Reklam
Leylâlar ile başlayan muhabbet mâcerâsı, Mevlâ'da sükûn bulduğu nisbette mânâ kazanır. Aksi halde Leylalar putlaşır.
Hz. Ali Devân sendedir fakat görmezsin, Derdin sendedir fakat bilmezsin. Kendini küçük bir cisim sanırsın, Hâlbuki koskoca âlem sende dürülmüştür.
Gül bahçelerindeki güzel kokuları duymuyorsan, kusuru bahçede değil, gönlünde ve burnunda ara..!
Gecelerin nîmetini bilmeyenler için gündüzün hayrını düşünmek mümkün değildir. Gecenin sû-i istîmâli ve boş şeylerle geçirilmesi, sabahın selâmet ve bereketini zâyî etmekten başka bir şey değildir.
Bahâeddîn Nakşibend -kuddise sirruh-’a sordular: “–Bir kul, namazda nasıl huşûa erer?” O da cevâben: “–Dört şeyle.” buyurdular: “1- Helâl lokma, 2- Abdest sırasında gafletten uzak durmak, 3- İlk tekbîri alırken kendini huzûr-i ilâhî’de bilmek, 4- Namaz dışında da Cenâb-ı Hakk’ı aslâ unutmamak.”
1.122 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.