Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Neden Hiçbir Şey Yok Da Bir Şey Var

Leszek Kolakowski

En Yeni Neden Hiçbir Şey Yok Da Bir Şey Var Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Neden Hiçbir Şey Yok Da Bir Şey Var sözleri ve alıntılarını, en yeni Neden Hiçbir Şey Yok Da Bir Şey Var kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vayyy..!!
İn­san olmak, ölüme-doğru-var-olmaktır.
Sayfa 226 - Martin Heidegger Makalesinden.
Kierkegaard'a göre inanç, onayladığımız ya da onayla­mak zorunda kaldığımız bir grup dogma ya da dinsel hakikat değildir. Bir bilme biçimi değildir. Havari Pavlus'un ve Luther'in dediği gibi, Tanrı'ya koşulsuz güvenmek ve tes­lim olmaktır. ... bizler İsa'nın çağdaşı olmalıyız. "Hıris­tiyanlık kurumu aracılığıyla 'nesnel' bir Hıristiyan olmak, pagan olmaktır," der Kierkegaard. Kierkegaard'ın bildiği şekliyle Kilise kurumu, ona göre inanç değil, inancın paro­disidir.
Sayfa 193
Reklam
Dünya hayatı , oyun ve eğlenceden ibarettir.
İnsanların kendilerini son derece yakından ilgilen­diren - ölümleri, ölümsüzlük, kurtuluş gibi - şeyler üzerine hiç düşünmemeleri dikkat çekicidir, der Pascal. Bunları dü­şünmezler çünkü bunları düşünmek istemezler; onları bek­leyen şeyi hatırlamamayı tercih ederler. Her şeyi unutmak için eğlencenin her türüne sığınırlarken, en yaşamsal şey­den kaçarlar ; tüm yaşamları eğlence olup çıkar, bu bir tür kaçış yoludur. Temel sorunla yüzleşmekten kaçınmanın her türlü yolunu icat ederiz: Avlanma, tiyatro, partiler, ayak oyunları , hatta savaşlar . Tüm bunlar var olmanın acısını dindirmenin yollarıdır.
Sayfa 138 - Paskal Makalesinden.
Kader / Özgür irade..
Bu noktada, doğal olarak bilindik bir soru ortaya çıkar : Eğer dünyanın ve onun her bir öğesinin kaderi, Tanrı 'nın önceden tesis ettiği uyumda her ayrıntısıyla kararlaştırıl­dıysa, özgür irademiz olduğunu çelişkiye düşmeden halaa iddia edebilir miyiz? Evet edebiliriz, diye yanıtlar Leibniz: Çünk ü Tanrı 'nın planında belirlenmiş olsa da, insan eylemleri zorunlu değil­dir. ... Olumsal hakikatler, yani olgu hakikatleri, Tanrı tarafından öngörülür, ama bizim için onları çelişkiye düşmeden yadsımak hala olasıdır ; ... Daima bize en uygun görünen şekilde davranırız ve bunu özgürce yaparız.
Leibniz Makalesinden.
Leibniz'in her şeyi bilen son Avrupalı olduğu söylenir sık sık.
Sayfa 128 - Leibniz Makalesinden.
Tüm felsefe tarihin de Spinoza kadar yalnız bir figür yoktur.
Sayfa 126
Reklam
Tanrı bizi geçici heves ve arzularımızı yerine getirerek ödüllendirmez; yine de, eğer bize akıl rehberlik ediyorsa ve kendimizle ve dünyayla ilgili hakikati kavramışsak, içimizde birdenbire bir Tanrı sevgisi yeşerir. Ama bu sevgi bambaş­kadır. Sıradan bir sevgi değildir, hiçbir şeyin zayıflatama­yacağı ya da rahatsız edemeyeceği bir sevgidir: Entelektüel bir aşk. Ve o sonsuzdur, çünkü ruhlarımız da -Tanrı'da yer aldıkları için- sonsuzlukta yer alır . Bu sonsuzluk, din­sel inancın bize vaat ettiği ölümsüzlük olarak değil (çünkü onun içinde hafıza yoktur), değişmez bir Tanrı'ya değişmez bir katılım olarak anlaşılır. Entelektüel Tanrı aşkı , Tanrı'nın Kendisi'ni sevmesiyle aynıdır. Ve bu aşk, bir kez ulaştık mı, en büyük mutluluğumuz ve kurtuluşumuz olacaktır. Ama sıradan insanlar bu aşka ahlaksal kurallara uydukları öl­çüde ulaşamazlar; genellikle, sadece sefil bir cehennem kor­kusuyla böyle davranırlar.
Sayfa 154 - Benedick Spinoza Makalesinden.
Ruh, Tanrı 'nın tersine, zamanda var olur . Ölümsüzdür, ama -Tanrı'nın sonsuz olması biçiminde- sonsuz değildir. Tanrı, zamansız olması anlamında sonsuzdur; çünkü onun için ge­lecek ve geçmiş yoktur . Tüm gerçekliği, sonsuz devinimsizliği için de, aynı anda bilir; O her şeyi, geçmişte kalmış ve bizim için gelecek olan her şeyi, Kendi dışına çıkmaksızın, kusur­suz tek bir bilgi edimiyle kuşatır. Bu bizim tam olarak an­layamadığımız bir şeydir.
Sayfa 68 - Aziz Augustinus Makalesinden.
Uyum / Selam ... Uyumlu olan / İslam
Kader'in her şeyi kontrol ettiğini bildiğim için, şeyler­ den arzulanma ya da geçici heveslerime uygun olmalarını beklemem; tersine, her şeyin olduğu gibi olmasını isterim ve verdiği armağanlar için, bu armağanlar keder, yoksul­luk ve ölüm şeklinde tecelli etse bile, Tanrı Kayrası'na şük­rederim . Sahnedeki bir oyuncu gibi olacağım, bir başkası tarafından yazılan ve ona verilen rolü elinden geldiğince iyi oynamak zorunda olan bir oyuncu. Bir dilenci ya da bir kral rolü olabilir, kısa ya da uzun bir rol olabilir, fark et­mez; iyi oynarsam memnun olurum . Başka bir deyişle, yaz­gıyı kabullenmeli ve ne getirirse getirsin ona şükretmeliyim, çünkü yazgımın tanrılar tarafından kararlaştırıldığını bili­yorum , cömertçe ve bilgece . Başkalarına emir verirken ken­dimi beğenmişlikten kaçınacak olsam da, daima sakin ola­cağım. Buna, doğayla uyumlu bir hayat yaşamak diyorlar.
Sayfa 53 - Hierapolisli / Pamukkale Epiktetosun Makalesinden
Mutlak İman hali.. Emin olma.. Güvenme..
Epiktetos kendi ahlak öğretisini inşa eder: Acımasız tutarlılığıyla büyüleyici bir öğreti. ... Düşüncelerimiz, Eğer bizden bağımsız şey­lere sıkıca sarılır ve bunlarla dertlenirsek, sürekli endişeyle yaşarız; tanrılara, dünyaya ve insanlara lanet ederiz; as­lında hiç de fiziksel varlığı olmayan bu sözde maddiyatın esiri oluruz. Ama bu can alıcı farkı anladığımızda, kontrol edemediğimiz şeylere karşı ağırbaşlı bir kayıtsızlık duru­muna ulaşırız. Bu durum da ne kötülük, ne haksızlık, hiç­ bir şey bizi incitemez; ne olursa olsun mutlu oluruz. Çöküş, iflas, hastalık ya da ölüm bizi etkilemez; ne bir yakınımızın, karımızın ya da çocuğumuzun vefatı, ne de kendi has­talığımız ve yakında öleceğimizi bilmemiz bir üzüntü kay­nağıdır. Zulme uğrayabilir ve ölüme mahkum edilebilirim , aç kalabilir, istismar edilebilir, iftiraya uğrayabilir ve alaya alınabilirim , yine de kedere ya da umutsuzluğa yenik düş­mem; huzurumu hiçbir şey bozamaz. Çünkü tüm bu şeyler kırgınlığa ya da endişeye neden olan kendinde şeyler de­ lğildir, sadece onlar hakkında kapıldığım yanlış fikirlerim, inançlarımdır. Bu inançları reddettiğimde, başıma ne ge­lirse , özgür güvenli ve rahat olurum.
Sayfa 52 - Hierapolisli Epiktetos Makalesinden.
88 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.