"Bekâ bağında ne gül oldum ne diken
Ne fenâ şarâbının sarhoşuyum ne de ayık bir insan
Kendi değerimi tarttım ve evet dedim:
Ben hiçim hatta hiç bile değilim
Hiçten ve hiç bile olmayandan hayır gelmez..."🍂
"Bekâ bağında ne gül oldum ne diken
Ne fenâ şarâbının sarhoşuyum ne de ayık bir insan
Kendi değerimi tarttım ve evet dedim:
Ben hiçim hatta hiç bile değilim
Hiçten ve hiç bile olmayandan hayır gelmez..."🍂
"Bekâ bağında ne gül oldum ne diken
Ne fenâ şarâbının sarhoşuyum ne de ayık bir insan
Kendi değerimi tarttım ve evet dedim:
Ben hiçim hatta hiç bile değilim
Hiçten ve hiç bile olmayandan hayır gelmez..."
Bediüzzaman Said Nursî Asfiyanın inancını Cadde-i Kübra olarak isimlendirmiştir. Üstad'a göre bu niteleme Vahdet-i Vücud meşrebine bir alternatifidir. Selefin tevhid inancıyla ilgili olarak şöyle diyor:
"Evet! Doğru yol nesnelerin [eşyanın] özünün sabit olduğunu gören, asfiya, tâbiin ve sahabelerin yoludur. Bu görüş onların temel ilkelerinden birisidir. Onlara göre Allah hakkında en münasip edep, bizzat Allahu Teâlânın "Hiç bir şey O'na benzemez" (Şuâra:11) sözüdür."
Yani Allah her benzeyenden, sınırdan, yer kaplamaktan münezzeh olduğunu, varlıklarla olan ilişkisi Yaratan ile yaratılanlar arasındaki ilişkidir. Onların tevhidi ise Üstad'ın en büyük mertebe olarak isimlendirdiği tevhiddir.