"Bir şeyler elde edebilmek için kendimi kötülükler içine bırakıyorum" diyen insan hiçbir zaman kazanamaz sadece yok olur. Ama insan özgürlüğünü sınayan, kötülüğün kendisidir...
Yaşamımızda olduğu gibi, Dostoyevski'de de birkaç noktayı karanlık olarak bırakmak hoşuma gidiyor. Dostoyevski'yi insanın çevresini kuşatan delip geçilemeyen bir büyüler bulutu olarak düşünmek istiyorum. Örneğin onun şapka giyebileceğini gözlerimin önüne getiremiyorum. Gene de başkalarının onun için düşündüklerini öğrenmek istiyorum, dinledikçe çok saçma gelse bile. Daha geçen gün kitaplardan birine karaladığım bir not gözüme çarptı. Belki de Berdyaev'den. İşte şu: "Dostoyevski'den sonra insan daha önce olduğu gibi değildir." Hastalıklı insanlık için iç açıcı bir düşünce.
Yapacak daha iyi bir şey olmayınca, başka iş yoksa bu yalanlar ve uydurmalar dünyası ne denli çekici, hoş oluyor! Harikayız değil mi, biz neşeli, pis yalancılar?