Milletleri meydana getiren temel unsurlardan birisi de kültür
dediğimiz maddi ve manevi değerlerdir. Dil, örf ve adetler, inançlar,
sanat ve edebiyat bir toplumun geçmiş yüzyıllardan akıp gelen içti·
mai değerleridir. Bu bakımdan milletlerin varoluş sebeplerinden en
önemlisi milli toplumun sosyal dokusu olan kültür unsurlar.dır.
Kültürler arasında farklıhklar vardır. Çeşitli bölgelerde ortaya
çıkan insan toplulukları arasınd.:lki far�hhklar, yarattıkları kültürlerde
de kendini gösterir. Kültür unsurunun diğer bir özelliği de milletlerin
kültürlerinin zorla değiştirilemeyeceği gerçeğidir. Kültür unsurları kendi kendine, mensup olduğu milletin ırki ve ruhi yapısına uygun olarak
değişebilir, daha doğrusu gelişebilir. Bu gelişme. kültürlerin devamlı·
lığını, büyümesini ve zenginleşmesini sağlar.
Kültürün en önemli unsurlarından birisi de mitolojik inanışlar ve
rivayetlerdir. Bilindiği gibi Türkler, tarih boyunca birçok dine girmiş·
lerdir. Bunlardan çeşitli kültür kalıntıları, yeni bünyeye kazandmlarak
günümüze kadar gelmiştir. Mukaddes bir varlığa inanma ve bu mu·
kaddes varlık etrafında meydana getirilen inançlar manzumesi ve iba·
det şekilleri olarak özetlenebilecek dinler vo inançlar, insan düşünce·
sinin derinliklerine kök salmış kuvvetli bir ihtiyacın mahsulüdürler. Bu
özelliğiyle millet bağım kuvvetlendircın önemli bir unsur niteliğindedirler.
Mitolojiden hareketle ortaya çıkan inançlar, dinler ve bunların getirdiği ahlak felsefesi, örf ve adetler zamanla hukuk dediğimiz mües·
seseyi meydana getirmişlerdir. Buna rağmen örf ve adetler cemiyet
içinde varhğım kuvvetle hissettirmekte devam etmiştir. Adetler kanun
kuvvetinde olmayıp, ahşkanhk sebebiyle yapdagelen ve yapılmasımn
uygun olduğuna inandan hareketlerdir. Ancak, cemiyet bu adetleri bir
davranış olarak telakki etmeyip, cemiyetin nizamlayıcısı olarak telakki
ederse artık bunlar örf haline gelmişler demektir.
Kültür unsurlar1 arasında en az değişen ve değişmenin en uzun
süreli olam örf ve adetlerdir. Milli kültürü yozlaştırmak, yoketmek,
milli kültür unsurlar1 üzerinde şüphe yaratmak, milli tarih konularında
spekülatif yayınlarda bulunmak bugün Türklük düşmanlarmmn en çok
takip ettikleri metod olmaktadır. Kaleleri içerden ele geçirmek, yani
"OLKELERI PARÇALA, Böl, SONRA YOK ET" prensibi emperyalist
politikalar1n hedef seçtikleri ülkelere karşı uyguladıkları genel bir
stratejidir. Bu strateji içinde milli kültür düşmanhğı, milli kültürün
dejenere edilmesi, milli kültür değerleri üzerinde başka sahipler aran·
ması en geçerli bir silah olarak kabul edilmektedir. Günümüzde bu
gibi faaliyetlerin şiddetini gittikçe artırarak devam ettiği de ortadadır.
özellikle yurtdışında faaliyet gösteren bölücü unsurlar milli kültür de·
ğerlerimize sahip çıkmaya, bunları tahrif etmeye ve dünya kamuoyunu,
yalan1, propaganda unsuru olarak kullamp yamltmaya çahşmaktadırlar.
Bu araştırmamızda Türkler'in önemli örflerinden birisi olan 11YIL·
BAŞI" bayramım ele aldık. Türkler'in Ergenekon"dan çıkış günü olan
bu bayram bugün Türk dünyasmda "SULTAN NEVRUZ" adıyla devam
etmektedir. Nevruz kelimesinin Farsça olması ve ayn1 günün lranhlar
tarafmdan da bayram olarak kutlanması ister istemez Türk yılbaşısı
üzerinde şüpheler yaratmıştır. özellikle hiç bir kültür unsurunun Türk·
ler'e yakıştumayan ve her Türk kültür unsurunun altında başka millet·
ler arama hastahğındaki Türklük düşman1 çevreler için mesele çok
basittir. Derhal o kültür unsuruna bir sahip bulabilirler.
Bugüne kadar tarihi, sosyolojik ve folklor yönünden konuyla ilgili
derli toplu bir yaym olmamıştır. Zaman zaman meseleye eğilen araş-
tırmacılar görülmüş, ancak meselenin açıkhğa kavuşması mümkün
olamamıştır. imkanlarımız nisbetinde konuyu aydınlatmaya çahştığı·
mız bu araştırmamızla, meselenin hiç olmazsa bir tartışma ortamı ya·
ratması bakımından faydah olacağını ümit etmekteyiz. Bu hususta
başarıh olabilir ve meseleyi kamuoyumuza maledebilirsek kendimizi
mutlu addedeceğiz. Eserin hazırlanması s1rasında yardımlar1n1 esirge·
miyen Saym Doç. Dr. Abdurrahman Güzel ağabeyime, kapak kompo·
zisyonunun çizimini yapan Sayın Demet Sanin'e teşekkürü bir borç
bilirim.
Abdülhaluk Çay