Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlk Beş Yüzyıl

Nikomedeia ve Hıristiyanlık

Zafer Duygu

Sayfa Sayısına Göre Nikomedeia ve Hıristiyanlık Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Nikomedeia ve Hıristiyanlık sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Nikomedeia ve Hıristiyanlık kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nikomedeia'daki Büyük Kilise’nin yıkılarak yok edilmesi, Roma İmparatorluğu'nun dört bir tarafında yaşanacak aynı tarzdaki hadiselerin muhtemelen ilki olmuştur. Ancak Diocletianus'un endişesi de haklı çıkmıştır. Zira Büyük Kilise’nin yakılmasından kaçınılmasına karşın kısa süre sonra Nikomedeia'daki kraliyet sarayında patlak veren yangın büyük panik yaşanmasına yol açmıştır. Anlatıldığına göre bu yangından da Hıristiyanlar sorumlu tutulmuşlardır ve bu yüzden üzerlerindeki kovuşturmanın şiddeti arttırılmıştır. Hıristiyan yazarlara göre, hemen ertesi günden itibaren, bilhassa yaz aylarında ve bir sonraki yıl Nikomedeia'dan yayımlanan imparatorluk fermanlarıyla bütün kiliselerin temellerine kadar yok edilmesi, Hıristiyanlara ait kutsal kitapların ateşte yakılması, mevki ve statü sahibi Hıristiyanlara ait rütbelerin ellerinden alınması ve ruhbanların zincire vurularak pagan tanrıları adına kurban sunmaya zorlanmaları emredilmiştir. Bu bir sürpriz değildir, çünkü Diocletianus Hristiyanların ordudan ve önemli memuriyetlerden uzaklaştırılmaları yönündeki kararlarını zaten daha önceden uygulamaya koymuştur.
(...) "büyük zulüm" sırasında çok yüksek bir olasılıkla Nikomedeia'da bulunan Lactantius, şehrin piskoposu Anthimos'un ölümünden sonra kentte yaşananları şu sözlerle tasvir etmektedir: Rahipler ve papazlar tutuklandılar. Herhangi bir suç veya itiraf olmaksızın bütün aile fertleriyle beraber infaz edilmek üzere alıkonuldular. Her cinsten ve yaştan insan ateşe atıldı. Bir seferde bir kişi değil, (Hıristiyanlar) gruplar hâlinde bağlanarak topluca yakıldılar. Köleler boyunlarına bağlanmış büyük taşlarla denize fırlatıldılar.
Sayfa 59
Reklam
"Büyük zülüm" sırasında çok yüksek bir olasılıkla Nikomedeia'da bulunan Lactantius, şehrin piskoposu Anthimos'un ölümünden sonra kentte yaşananları şu sözlerle tasvir etmektedir: Rahipler ve papazlar tutuklandılar. Herhangi bir suç veya itiraf olmaksızın bütün aile fertleri ile beraber infaz edilmek üzere alıkonuldular. Her cinsten ve yaştan insan ateşe atıldı. Bir seferde bir kişi değil, (hristiyanlar) gruplar halinde bağlanarak topluca yakıldılar. Köleler boyunlarına bağlanmış büyük taşlarla denizi fırlatıldılar. Zülüm diğer vatandaşlar için de hiddetinden hiçbir şey yitirmiyordu. Magistratus çeşitli tapınaklara konuşlandı; herkes kurban sunmaya zorlandı. Hapishaneler dolup taşmıştı. Saat başı yeni bir işkence metodu icat ediliyordu. Adalet ve hukuk kazara bir hıristiyan için hizmet vermesin diye mahkemelere bile sunaklar kuruldu. Ta ki davalar görülmeden önce yargıçların huzurunda insanlardan (pagan gelenekleri uyarınca) kurban takdim etmeleri istensin....
Constantinus döneminde Hıristiyanlık tarihi açısından büyük önem taşıyan başlıca gelişmeler yine Bithynia merkezli olmuştur. İmparatorluk yönetiminin Hıristiyanlığı yasal bir statüye oturtan fermanları bu bakımdan büyük önem taşımaktadır. Bunların ilki Galerius tarafından Serdica'dan (Sofya) yayımlanmış ve Bithynia'nın metropolisi Nikomedeia'dan ilan edilmiştir.
Sayfa 63
Maximinus Daia dönemindeki kovuşturmaların Hıristiyanlık açısından en önemli şehidi Nikomedeia'dan çıkmıştır: "Antiokheialı Lukianos".
Sayfa 69
Antiokheialı Lukianos, Hıristiyanlığın genel tarihi açısından olduğu kadar Nikomedeia'daki geçmişi bağlamında da büyük önem taşıyan bir tarihsel figürdür. Lukianos, rivayete göre Hıristiyan bir ailenin oğlu olarak Samosata'da doğmuştur. Hıristiyan teolojisi alanında yaptığı ihtisasın ardından Tarsoslu Diodoros ile Mopsouestialı Theodoros gibi önemli ilahiyatçıları yetiştirecek olan ve Mesih'in beşeri boyutunu vurgulaması veya ön planda tutmasıyla tanınan Antiokheia İlahiyat Okulu'nu kurmuştur. Ancak Roma yönetiminin Hıristiyanları hedef alan bir kovuşturması sırasında Antiokheia'da tutuklanarak Bithynia bölgesindeki Nikomedeia'ya getirilmiştir. Rivayete göre, burada bir süre zindan hayatı yaşamış ve çeşitli işkenceler çekmiştir. Nitekim Hıristiyanlık geleneği Lukianos'un Maximinus Daia'nın kovuşturmaları sırasında şehit edildiğini söylemektedir. Onun ölüm tarihi olarak da 7 Ocak 312'ye atıf yapılmaktadır.
Reklam
IV. yüzyılda Hıristiyanlık dünyasındaki entelektüel tartışmalar arasında ilk sırayı işgal eden Ariusçuluk, bizzat Ariusçu ruhbanlar tarafından Lukianos'un teolojik görüşleriyle özdeşleştirilmektedir.
Sayfa 71
Lukianos'un yaşamı hakkında pek az şey bilinmekte ise de onun son derece etkili bir ilahiyatçı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Doğrusu Antiokleia'da kurmuş olduğu İlahiyat Okulu'na mensup çok sayıda ilahiyatçı, ölümünden sonra biraz da onun takipçileri olarak görülmeleri sayesinde meşhur olmuşlardır. Tarsoslu Diodoros, Mopsouestialı Theodoros ve Nesturî Hıristiyanlık tabir edilen teoloji geleneğine ismini veren Nestorios gibi etkili teologların dışında, bu ekolü temsil eden diğer bazı ilahiyatçıların Lukianos'un öğrencisi olmaktan bilhassa onur duydukları hissedilmektedir. Söz gelimi Arius ile Nikomedeialı Eusebios bu bakımdan örnek olarak gösterilebilir. Zira IV. yüzyılda Hıristiyanlık dünyasındaki entelektüel tartışmalar arasında ilk sırayı işgal eden Ariusçuluk, bizzat Ariusçu ruhbanlar tarafından Lukianos'un teolojik görüşleriyle özdeşleştirilmektedir. Zaman zaman Bithynia'ya geldiği bilinen Arius ile Nikomedeia'nın piskoposu Eusebios dışında, Eudoksios, Demofilos, Nikaia'nın piskoposu Theognis ve Khalkedonlu Maris gibi şahsiyetler de bu bağlamda bir çırpıda akla gelen Bithynialı ruhbanlardır.
Constantinus, Hıristiyanlık tarihinde karşımıza çıkan en önemli siyasî figürlerden birisi; Hıristiyanlığın Roma Devleti ile kol kola girip ittifak yaptığı süreci başlatan ve bu dinin kiliseye münhasır yapısını Roma ülkesinin politik yapısına uyarlayarak hiyerarşik bir tertip içinde düzenleyen Roma imparatorudur (ö. 337). Öyle ki, bazı kiliseler için Constantinus havarilere eşit bir azizdir.¹
Sayfa 73 - ¹ Tüm detaylar için bk. Duygu, Hıristiyanlık ve İmparatorluk, ss. 174-258.
Hıristiyanlık, Constantinus dönemine gelindiğinde, çok zamandır bünyesinde devam eden büyük teolojik tartışmaların gölgesinde parçalanmış bir haldedir. Yani Constantinus'un Hıristiyanlığı siyasi amaçlarına yardımcı kılabilmesi, önce Hıristiyanlık açısından birliğin sağlanabilmesine, başka bir ifadeyle yüzyıllardır önü alınamayan ilahiyat
40 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.