Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Noa Noa Gönderileri

Noa Noa kitaplarını, Noa Noa sözleri ve alıntılarını, Noa Noa yazarlarını, Noa Noa yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tekrarladı, "Bana vurmalısın, bana pek çok, pek çok sefer vurmalısın; aksi halde uzun süre boyunca öfkeli olur, sonra hastalanırsın." Onu öptüm. Ve şimdi onu şüphe olmadan sevdiğime, ona hayranlık duyduğum ölçüde sevgi duyduğuma göre, Buda'nın şu sözlerini kendi kendime yineliyorum: "Nezaketle fethetmelisin öfkeyi; ve iyilikle fethetmelisin kötülüğü; ve gerçekle fethetmelisin yalanı."
Kendi adıma ben, dini ve askeri kurumdan, Tanrı adına yargılarda bulunan, yaşam ve ölüm üzerinde mutlak bir güç sahibi olan, o dönemin daimi konseyinden daha korkutucu bir şey tanımıyorum.
Reklam
Ve bu cennetin Havva'sı gittikçe daha yumuşakbaşlı, gittikçe daha sevgi dolu oluyordu. İçime onun kokusu işlemişti -noa noa. Yaşamıma en mükemmel zamanda girmişti. Daha erken gelse, belki de onu anlamayazdım ve daha geç gelse çok geç olurdu. Bugün onu ne kadar sevdiğimi anlıyorum ve onun aracılığı ile, bu ana kadar benim için ulaşılmaz olan gizemleri keşfediyorum.
Bu haykırış, biraz önce, tüm bir medeniyetin yozluğuna karşı içimde verdiğim mücadele için de uygun bir sonuç gibi geldi bana. Gerçek ile yalan arasında seçim yapmış olan bir ruhun savaşının sonu. Ormanda gürültülü yankılar uyandırdı. Ve kendi kendime, Doğa'nın beni mücadele ederken gördüğünü, beni işittiğini ve anladığını söyledim, çünkü berrak sesiyle zafer haykırışıma yanıt veriyor, bu çilenin ardından beni çocuklarından biri olarak kabul ediyordu.
Tahiti'de ormandan ve denizden gelen esintiler ciğerleri güçlendiriyor, omuzlan ve kal çalan genişletiyor. Ne erkekler ne de kadınlar, ne güneşin ışınlarından, ne de deniz kıyısının çakıllarından korunuyorlar. Birlikte, aynı hareketlilik veya aynı üşengeçlik ile, aynı işlerle meşgul oluyorlar. Kadınlarda erkekçe, erkeklerdeyse kadınca bir taraf var. Cinsler arasındaki bu benzerlik ilişkilerini daha kolaylaştırıyor. Daimi çıplaklıkları zihinlerinin "gizemli" olanla, medeni insanların "mutlu kaza" üzerine koydukları aşırı vurguyla, aşkın gizli ve sadistçe renkleriyle meşgul olmasını engelliyor. Davranışlarına doğal bir masumiyet, mükemmel bir saflık veriyor. Erkek ve kadın birbirinin yoldaşı, aşıktan çok arkadaşı, acıda da, zevkte de ve ahlaksızlık düşüncesi bile onlara yabancı.
O kocaman gözlerde bazı şeyleri okurken titredim -bilinmeyenin yarattığı korku ve arzu, tüm zevklerin kökünde yatan acı deneyimlerin melankolisi, kendi kendinin efendisi olmanın istemsiz ve özerk duygusu. Bu tür yaratıklar kendilerini bize verdiklerinde, bize boyun eğmiş gibi görünür; fakat onlar yalnızca kendilerine teslim olur. Onlarda, içinde insanüstü bir şeyler taşıyan bir güç vardır-ya da belki ilahi bir şekilde hayvani olan bir şey.
Reklam
"Nezaketle fethetmelisin öfkeyi; ve iyilikle fethetmelisin kö­tülüğü; ve gerçekle fethetmelisin yalanı."
Sayfa 91 - İthaki Yayınları 1. BaskıKitabı okudu
Medeniyet yavaş yavaş üzerimden dökülüyor.
Sayfa 36 - İthaki Yayınları 1. BaskıKitabı okudu
Bütün bu Avrupai saçmalıklardan tiksinmiştim. Yapay, caf caflı Avrupa cilası altında, bu zaptedilmiş ırka ait milliyetçilik, temel gerçeklik ve ilkel güzelliğin ne kadarının hâlâ yerinde olduğunu ayırt edemeyecek kadar çabuk karara varmıştım. Bir anlamda, hâlâ kördüm.
Sayfa 19 - İthaki Yayınları 1. BaskıKitabı okudu
Sömürge züppeli­ğinin abartıcı koşulları altında, medeniyetimizin gelenekleri, modaları, ahlaksızlıktan ve saçmalıklarının taklidi, hatta karika­türleşme derecesinde gülünçlüğü idi uzaklaşmak istediğim.
Sayfa 12 - İthaki Yayınları 1. BaskıKitabı okudu
Reklam
medeniyetten kaçan ve kendisini daha iyi hissetmek için, tutkularımızın ve tartışmalarımızın gürültü patırtısı içinde boğu­lan iç sesleri daha iyi işitebilmek için, gönüllü olarak unutuluşu arayan bir adamın durumu bana sıradışı ve dokunaklı geliyor ...
Sayfa 7 - İthaki Yayınları 1. BaskıKitabı okudu
Büyük, gürültülü kentlerin ortaya çıkması ve standartlaştırıl­mış, mekanize yaşam tarzlarının gelişmesi ile, Batılı insan atala­rının kovulduğu Cennet'e ilişkin eski masalları yine hatırladı.
Sayfa 5 - İthaki Yayınları 1. BaskıKitabı okudu
Bir akşam, aşağıdaki konuşmayı işittiğimde şaşırmadım: "Köyümüzde," dedi yaşlı bir adam, "orada burada yıkılmış evler, bozulmuş duvarlar ve şans eseri yağmur yağdığı zaman suyu içeri alan çürümüş, yarı açık damlar görüyoruz. Neden? Bu dünyada herkesin barınacak bir yere sahip olma hakkı var. Ne ağaç eksik, ne de damları onaracak yaprak. Hep beraber çalışıp, içinde oturulamaz hale gelen kulübelerin yerine geniş, sağlam kulübeler yapmayı öneriyorum. Hepimiz sırayla bu işe yardım edelim."
Ah! Şu eski Avrupa gelenekleri! Yoz ırkların ifade ürkekligi!
Çaylardaki ve kumsaldaki altın rengi şekiller beni büyülüyordu. Neden güneşin bunca ihtişamını tuvale aktarmakta tereddüt ediyordum ki?
235 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.