'Bana dokunmayan yılan bin yaşaşın' deme alışkanlığımız var. Sıra 'bize' gelince de 'neden?' diye bir türlü anlayamama alışkanlığımız var. Olur olmaz her şeyi alışkanlık haline getirip onlardan kopamama miskinliğimiz var. Alışkanlığımızın kış uykusu bizi karanlık mağaralara doğru çeker ve uyandığımızda ıskalanmış bir yaşam asık suratla dikilir karşımıza.
Dünü bugüne ekleyerek soluklu bir yarın yaşamanın, yaşamın tadını çıkarmanın sırrı, arada bir durup yaşamdan süzdüklerini sözlü ya da yazılı olarak başkalarına anlatmada gizli...
Yaşamda yapabileceğimiz en ciddi, en ağırbaşlı işleri, adına "Boş" dediğimiz zamanların içine sıkıştırmaya çalışırız. Sanki yaptığımız işler daha önemliymişçesine kendimize ayırdığımız zamanların adı "BOŞ ZAMANLAR"dır.