İspanyolca'da "bekleme" sözcüğü espera, "umut" anlamına gelen esperanza ile aynı kökten geliyor. Gide, Günlük'ünde şunu söylüyor: “Sala de espera. Ne güzel bir dil bu, beklemeyi umutla karıştırıyor!''
Överken ender olarak cömert davranan Nietzsche, Goethe'yi milliyetlerin ve milli edebiyatların üzerindeki tek isim olarak görürdü. Human, Ali Too Human (İnsanca, Pek İnsanca) adlı yapıtında, "Goethe, yalnızca iyi ve büyük bir insan değildir, içinde bir uygarlık taşır o," diye yazmıştı. Eğer böyle ise, o zaman, yaşamının son yıllarında yazmış olduğu Gönül Yakınlıkları, Goethe uygarlığının bir tür görgü kuralları elkitabı gibi okunmalıdır.
Not: Goethe, oğlu August'a, on ikinci yaş gününde oyuncak bir giyotin vermek istemiş, August'un annesi Christiane ise öfkelenmişti buna.
Leopoldo Lugones, 1916'da şunları yazıyordu: "Politika!
Ulusal felaket budur. Bu ülkede gerileme, yoksulluk, haksızlık
adına ne varsa, ya ondan kaynaklanır ya da onun tarafından istismar edilir."