Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Olsa Dükkan Senin

İstiklal Akarsu

Olsa Dükkan Senin Gönderileri

Olsa Dükkan Senin kitaplarını, Olsa Dükkan Senin sözleri ve alıntılarını, Olsa Dükkan Senin yazarlarını, Olsa Dükkan Senin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
O yüzden herkes Şener Şen'in o unutulmaz '' Selamsız Bandosu '' filmini seyrederken güler , ben ise hüzünlenirim , üşürüm , titrerim.
Tek sorun soğuktan ayaklarımızı hissetmememizdi , bir diğer sorunda soğuktan ölecek hale gelmemizdi. Ama bunlar büyük sorunu halletme yolunda küçük teferruatlardı.
Reklam
Bir bölük komutanının yüzünün buruşması , bölüğün komple ebesinin buruşması hatta anasının ağlaması , sülalesinin sürünmesi demekti.
Bir deprem ülkesi Japonya. Biri hafif şiddetli hapşırsa komple ada sallanıyor. Temeli çürük ülkenin. Japonya bir ada ülkesi olduğu için tuzlu su alttan çürütmüş temeli , çok kadersiz bir ülke.
Misal üniversiteyi beraber okuduğun adam yedek subay olarak karşına çıkabilir , bu da sana koyabilir.
Şimdi size orgenaralliğin nasıl bir rütbe olduğunu kısaca anlatmaya çalışacağım. Çünkü askerlik yapmayan bilemez , kavrayamaz orgenaralin ne olduğunu. Aslında burada yazacağım kelimler bile kifayetsiz kalacak ama ben yine de deneyeceğim. Orgeneral demek insan üstü bir varlık demek. Normal sen ben gibi değil o , yemek yediğine nefes aldığına su filan içtiğine bakıp aldanma sakın. Onun omzunda yer alan yıldız sayısı komple kainatta yok. Sadece '' orgeneral ziyarete gelecekmiş '' cümlesi bile bir aylık hazırlık demek , bölüğün anasının ağlaması demek. Orgeneralle konuşmak mı , yo dostum aklından bile geçirme . Dilin lal olur , nefesin tutulur , sen daha üç yıldızlı bölük komutanımız olan yüzbaşıyla bile konuşurken kekeliyorsun , yüzbaşıyı geçtim omzunda yıldız olmayan tek çizik olan yedek subayla konuşmaya bile tırsıyorsun. O yedek subay ki aslında sen ben gibi üniversite mezunu olup askerliğini yaptıktan sonra sivil hayata dönecek olan kişi , ordu malı değil yani.
Reklam
O soğukta da bırakın güzel anıyı , konuşamıyorduk bile. sabah içtimalarında ( İçtima : askerlerin toplanması , sayılması , kaçak var mı la denilmesi ) komutanı beklerken sohbet etme şansımız oluyordu. Aslında sohbet güzel başlıyordu. Çünkü 300 tane akranınla yan yanasın , akşama kadar konuşacak sohbet edecek kıvamdasın. Lakin hava şartları ona da engel ona da engel oluyor , muhabbet de aynen şöyle cereyan ediyor. '' Tertip bugün akşam içtimasından sonra üst sahada maç yapacağız. '' '' Süper olur lan , kar üstünde maç süper oluyoğh... '' '' He lag tam topağhvuracakkehynğayağıuyntkayıyorğkt...neysehkşasfmkabmgbnj... '' '' Sdşgmşms... '' '' Sfn... '' '' Hj... '' '' K...'' Gördüğünüz üzere çene soğuktan donduğu için dil uyuşmakta , dolayısıyla önce bir pelteklik sonra anlaşılmaz bir random konuşma ve finalde bir dilsizlik meydana gelmekte.
Benim askerlik anılarımın çok da matah olmayacağı Erzurum'a gitmemden belliydi. Yanlış anlaşılmasın Erzurum çok güzel bir şehir de havası kötü. Misal İstanbul'da kışın yaşanan havaya soğuk dersek , Erzurum'daki havaya soğuk demek abesle iştigal olur , o havaya hakaret olur. Çünkü soğuktan öte bir şeydi yaşadığımız. Misal kışın çok soğukta ne donar , en fazla yerdeki su donar buz olur : Ulan duvar donar mı , çatı donar mı , kapı donar mı , burun donar mı , sümük donar mı , insan donar mı lan?
Bir erkeğin askerlikle ilgili anılarını anlatması ancak mezarda biter. Askerliğini ister sekiz , isterse beş ay yapsın , hatta yirmisekiz gün yapsın , o anılar anlatmakla bitmez. Bunun başlıca sebebi askerde bunalan , hayatının ayarını ve kapağını yiyen adamın anlattıklarının artık birer anı olup geride kalmasıdır. Yani içi onu yakmış ama dışı herkese anlatılacak kıvama gelmiştir. Bu anlatma sayısı öyle bir iki defayla da sınırlı değildir , bıktırana kadar , hatta '' Yeter ulan sıçarım senin askerlik anılarına '' dedirtene kadar anlatılır da anlatılır.
75 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.