Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ölü Beyazı

Mehmet Sancaktutar

Ölü Beyazı Sözleri ve Alıntıları

Ölü Beyazı sözleri ve alıntılarını, Ölü Beyazı kitap alıntılarını, Ölü Beyazı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Menzil, durmaktır, beklemektir, dinlenmektir. Ama yolda olmak öyle mi; her adım tüm hayatını geride bıraktığın bir zirvedir.
Sayfa 213 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı, 2011Kitabı okudu
Birisiyle konuşurken onu dinlemeyebilir veya susturabilirsiniz ama kendinize karşı konuşan kendiniz iseniz ne dinlememek mümkün ne de susturmak. Aslında insanın asla sesini kesemeyeceği ve kısamayacağı en kalabalık an yalnızlık anıdır.
Sayfa 135 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı, 2011Kitabı okudu
Reklam
ayna...
İnsanoğlunun icat ettiği en güzel ve en çirkin, en yüce ve en aşağılık, en dâhiyane ve en aptalca şey belki de aynadır. Çünkü insan gerçeği hiç ekleme ve çıkarma yapamadan sadece aynada tüm çıplaklığıyla seyredebilir.
Sayfa 55 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı, 2011Kitabı okudu
Bazı günahlar var ki bedelini bir ömür ödemekle bitiremeyiz. Bunların başında hayatımıza girmesine müsaade ettiğimiz yanlış insanlarla tanışmak gelir.
Sayfa 215 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı, 2011Kitabı okudu
Hepimiz hayatla görücü usulü evlenen kişilere benzeriz. Ne çıkarsa bahtımıza.
Sayfa 216 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı, 2011Kitabı okudu
Sıra dışılık nedir?
Gerçekten sıra dışı olmak ne demek bilir misin? Evet, gerçekten sıra dışı olmak demek; sıradan olmayı içselleştirmek, kendisini herkes gibi sıradan kabul etmek, bunu yaparken sağına soluna bakarak acaba benim durumumu fark eden var mı diye gözetlemeden yaşamak demektir.
Sayfa 152 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı, 2011Kitabı okudu
Reklam
Sancaktutar, "aşk"ı anlatmış, biz de kırmızı kalemle çizmişiz...
Düşünüyorum da bu aşk dedikleri şey nasıl bir şeydir. Bir rüzgâr değil ki yüzüne dokunduğunda hissedesin, bir ışık değil ki göresin, bir meyve değil ki yiyesin. Görünmez, tutulmaz bir şey, ne eli var ne kolu ne de ayağı var, ama insanı nasıl da kaldırıp yerden yere vuruyor. Bence aşk, bakkala, manava, kurda, kuşa borcu olan müflis bir adamın kimsesiz ıssız bir arazide sshipsiz bir hazineyi bulmasına benzer. Bu müflis adam: Nedir bu hazine, kimindir? Diye sormaz, soruşturmaz. O anda müflisin karşısına birisi çıksa müflis hemen harami kesilir. Aşk soru sormaz, zaman mekân hesabı etmez. Davetsiz bir misafir gibi bacadan iniverir yüreğinize. Yani aşk bazen tüm ahlâk ve mantık kurallarını parçalar, darmadağın eder.
Sayfa 184 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı, 2011Kitabı okudu
Lokman Hekim hastaya önce neresinin ağrıdığını değil hikayesini soruyordu. Hikayesini anlatan hasta hiç farkında olmadan tedavi olmaya başlamış oluyordu. Çünkü dinleyen bir çift hekim kulağı ya da gülümseyen bir hekim yüzü, yüz reçeteye bedeldir.
Dinler farklı olabilir ama insanın kendini arayışının ortak bir dili var.
Bizler yere düşmüş binlerce yaprağı çiğneyerek yürürken yukarıdan başımıza binlercesi yağmaya devam ediyor. İnsanın hikayesi bu; ölülere basarak yürürken, yukarıdan yağan ölümlere katlanmak zorunda olan hüzünlü bir yolcu!
Ötüken Neşriyat, 2. Baskı, 2011Kitabı okudu
Reklam
Yüreğin alfabesi cümle kurmaya başladığında dilin alfabesine düşen görev sadece susmaktır.
Sayfa 67
Birisiyle konuşurken onu dinlemeyebilir veya susturabilirsiniz ama kendinize karşı konuşan kendiniz iseniz ne dinlememek mümkün ne de susturmak. Aslında insanın asla sesini kesemeyeceği ve kısamayacağı en kalabalık anı yalnızlık anıdır.
Bazen düşündüğüm çok olmuştur; deli kim, akıllı kim? Akıllı olmak sadece mantığı kullanabilmekten mi ibarettir? İnsanın içgüdülerini kontrol edebilmesinin "akıllı" diye nitelendirilmesinde hiç mi payı yok? Ya da hayatımızın ne kadarlık bölümünü hiç farkında olmadan deli olarak geçiriyoruz?
Aslında "yazar" Tanrı olmadığı halde öldürmeye ve diriltmeye, berber olmadığı traş etmeye, terzi olmadığı halde elbise biçmeye ve dikmeye, nalbant olmadığı halde nal çakmaya, İsrafil olmadığı halde kıyamet düdüğünü çalmaya kalkışan kocaman bir palavracıdır.
Vicdan, iyiyi ve kötüyü tercih noktasındaki insana, daima iyi olanı yapmaya çağıran bir fısıltıdır. Bu açıdan bakınca "vicdanın" da "aşk" gibi insanın içindeki ilahi bir ses olduğunu söyleyebiliriz. Yani vicdan içimizdeki peygamber gibidir.
Sayfa 107Kitabı okudu
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.