Ölü Canlar kitaplarını, Ölü Canlar sözleri ve alıntılarını, Ölü Canlar yazarlarını, Ölü Canlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ve çok defa beklenmedik bir anda, unutulmuş ıssız bir köşede rastlanılan bir insan, sıcacık konuşmasıyla insana benliğinin bozuk yollarını, sığınılacak bir köşeciği, zamanı, insanların aptallıklarını, yalancılıklarını unutturabilir.
Okurken çok sıkıldığım için uzunca bir süre elimde süründü. Başta biraz akıcıydı aslında ama konu çok uzun süre hiç ilermedi, bu da doğal olarak insanın okuma hevesini kaçırıyor biraz. Kısacası şükür bitti, bir daha okumam dediklerimden oldu bu kitap da.
Ölü CanlarNikolay Gogol · Athena Yayınları · 201223,6bin okunma
Nikolay Gogol Dünyaca ünlü başyapıtlarından birisi olan Ölü Canlar kitabında Dönemin Rusyasini ve yaşadığı zorlukları akıcı bir şekilde okuyucuya aktarmaya çalışmıştır.
Ölü CanlarNikolay Gogol · Athena Yayınları · 201223,6bin okunma
Nikolay Gogol Dünyaca ünlü başyapıtlarından birisi olan Ölü Canlar kitabında Dönemin Rusyasini ve yaşadığı zorlukları akıcı bir şekilde okuyucuya aktarmaya çalışmıştır.
Ölü CanlarNikolay Gogol · Athena Yayınları · 201223,6bin okunma
Cicikov, pencereye koştu. Avluda kırk yaşlarında, yakışıklı bir erkek vardı. Yanındaki iki köylüyle konuşuyordu. Biri basit bir köylüyü, diğeri, mavi ceketlisi ise dışardan gelme bir düzenbazı andırıyordu .
Işte Cicikov, en güç adımı böylece atmıştı. Bundan sonra işler daha çabuk ve kolay oldu. Artık önemli biri olmuştu. Bulunduğu çevrede gerekli olan her şeye sshipti.
Misafir, olaylar hakkında daha fazla bilgi almak istiyordu. Bu kadarı da artık fazlaydı. Her bakımdan sevimli kadın, kesinlikle daha fazla bir şey bilmediğini söyledi. Yalan söylemesini bilmiyordu. Bir şeyler tahmin etmek ise başkaydı. Tahminler ise iç yargılara dayanır, bunlar değişmez ilkelere bağlıdır. En çenesi düşük avukat bile ona başka bir fikir kabul ettirmek için vaktini boşuna harcamış olur ve sezginin gücüne inanmak zorunda kalırdı.
Işte fazla ince eleyip, sık dokumadan ilk defada bu kentin hanımları ıçin diyeceklerimiz bu kadardı. Tabii biraz daha derinlere inersek bambaşka şeylerle karşılaşabiliriz, ancak hanımların kalbine çok fazla yaklaşıp bakmak çok tehlikelidir. Biz de onun için fazla derinlere inmeden konumuza dönelim.
Bey de onun yalan söylediğini biliyor ama , hiçbir şeye kızmak istemiyordu. Yaptığı yolculuk onu çok yormuştu. Odasına girer girmez hemen soyundu. Yorganın altına girer girmez basuru, pireleri ve pek fazla aklı olmayan mutlu insanlara mahsus derin , sakin, deliksiz bir uykuya daldı.
Şehre vardıklarında karanlık çökmek üzereydi. Yol kenarındaki kilometre taşları, belirsiz bir görünüm almıştı. Sarsıntılar artınca, arabanın kaldırımlara çarptığı hissediliyordu. Fenerler henüz yanmıyor, orada burada evlerin pencerelerinde ışıklar parlıyordu. Sokak aralarında, köşe başlarında askerler, kamyon şoförleri, işçiler, dört yol ağızlarında yarasalar gibi dolaşan kırmızı şapkalı, corapsiz, , ayakkabılı hayvanlar bu saatlerde hep aynıdır. Cicikov, ne bunları ne de ellerinde bastonlariyla evlerine dönen memurları fark ediyordu.
Birkaç dakikadır Pliuskin, tek söz söylemeden olduğu yerde dikiliyordu. Cicikov ev sahibinin kıyafetine ve odanın haline bakmaktan şaşırmış kalmis bir türlü söze başlaamıyordu. Uzun süre, ziyaretinin nedenini nasıl açıklayacağını düşündü. Içinden şöyle bir şeyler tasarladı:
" Erdeminizin, yüksek ruhunuzun ününü duyarak size bizzat saygilarimi sunmayı borç bilirim. " Ancak bunun biraz fazla abartılı kaçacağını fark ederek, odadaki eşyaya yeniden göz gezdirdi. Erdem ve yüksek ruhunuz yerine tutumluluk ve düzenlilik sözlerinin daha uygun olacağına inanarak:
Iki yüz bin ruble, Cicikov'un kafasında öyle renkli bir tablo çizdi ki , içinden, kargaşalık esnasında seyise veya arabaciya yolcuların kimlerden olduklarını neden sormadığını düşündü. O sırada Sobakiyevic'in köyü uzaktan belirmeye başlayınca, düşünceleri yine asıl işine yöneldi.