Ölüm Aşıp Giderken

Memet Türkkan

Ölüm Aşıp Giderken Gönderileri

Ölüm Aşıp Giderken kitaplarını, Ölüm Aşıp Giderken sözleri ve alıntılarını, Ölüm Aşıp Giderken yazarlarını, Ölüm Aşıp Giderken yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
268 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Darbe - Savcı Doğan Öz
1980 öncesinde Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü ve Bakan Danışmanlığı yapmış bir öğretmenin yaşadıkları ve yakın arkadaşı Savcı Doğan Öz'ün öldürülme süreci.. Savcı Doğan Öz hiç kuşkusuz 1980 darbesinin arkasındakileri görmüş ve Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürünün Yardımcısıyla şunları konuşmuştu: “Ben sağda da solda da terör odakları olduğu, birbirini saf dışı etmek için ya da kendilerini korumak için silahlı çatışmalara girdikleri, birbirini öldürdükleri, güvenlik güçlerinin ya acizliklerinden ya da taraflı davrandıkları için bu cinayetlerin üstüne gitmediği, bu yüzden faili meçhul dosyaların çoğaldığı varsayımıyla terörün bu iki ayağını da gün yüzüne çıkaracak, tutup adalete teslim edecektim.” “Şimdi ne değişti de böyle konuşuyorsunuz?” “Ayşe kardeş terörün üçüncü ayağını buldum, süre süre üçüncü ayağa ulaştım.” Mahmut sessiz ve kıpırtısız dinliyordu. “İyi ya, üçüncü ayağı da açığa çıkarırsın; tutup adalete teslim edersin.” “Terörün üçüncü ayağı çok büyük, fil ayağı kadar büyük, ben üstesinden gelemem. Öteki ayağı da aslında o üçüncü ayak besliyor.” “Yapacak bir şeyim yok; terörün fil ayağına karşı yapacak hiçbir şeyim yok. Siz de gidin Mahmut can, bu Enstitü’de yaptığınız her şeyi nasıl olsa ters yüz edecekler. Fil ayağı, bir gün olanca ağırlığıyla üstünüze basacak, hepinizi ezecek, çekilin altından.” Tam da Amerika'nın "Bizim çocuklar kazandı," dediği gibi...
Ölüm Aşıp Giderken
Ölüm Aşıp GiderkenMemet Türkkan · La Kitap · 20165 okunma
Darbe
27 Mayıs 1960’da devleti kurtarmak için hükümeti indirmek üzere silaha sarıldıklarında Kudret Bey, devletten yana mı yoksa hükümetten yana mı olması gerektiği konusunda şaşırıp kaldı. Bereket ki hiç kimse ondan devleti ya da hükümeti korumak için, sık sık tutukluk yapan belindeki Kırıkkale tabancasını çekmesini istemedi ve o da bu badireyi sessizce atlattı. Bu nedenle Güler’in baba evinde hiçbir politik koşullanması ya da bilinçlenmesi olmadı. Baba ocağında yalnızca iyi çay demlemeye; iyi pastalar, kekler yapmaya ve misafirlerini iyi ağırlamaya, giysilerini modaya uygun seçmeye ve sonuçta çok iyi, çok temiz hanım hanımcık bir ev kadını olmaya koşullandı. Baba evinden onda kalan bir koşullanma da annesi ile babası arasında çoğunlukla sessiz ve alttan alta süren, zaman zaman gürültülüce ortaya çıkan uyumsuzluk ve anlaşmazlığın çocuk bilincinde uyandırdığı -giderek genç kızlığında da bilinçaltına ittiği- ailelerinin dağılacağı korkusu ve tedirginliğiydi.
Sayfa 22 - La Kitap YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aşk
“İçimden söylüyorum, bütün türküleri içimden yanlışsız olarak söylüyorum. Bir tel gerili içimde, saz teli. Sessizce, söylediğim türkülere eşlik ediyor.” “Hiç kopmuyor mu?” “Kopmaz olur mu, kopuyor, ama yeniden geriyorum. İlk kez On İki Mart Muhtırası’ndan sonraki günlerde kopmuştu. Yeniden gerdim. İkinci kez karım öldüğünde koptu.” “Öldüğünde mi yoksa senden boşanıp gittiğinde mi?” “Boşanması ile ölümü iç içe geçti. Ayrıca benden boşandığında aklı başında değildi. Kendisi boşanmazdı, annesi bo-şandırtmıştır. Bana şaka gibi geldi, şaka yapıyorlar sandım; öldüğünde anladım her şeyi. Ölümünü duyduğumda içimde gerili saz teli koptu. Türkü söyleyemedim. Sonra külleniyor her şey. Zaman her şeyi silip götürüyor. Ben de teli yeniden gerdim. Ama sen akort ettin bu kez. Telin düzenini sen ayarladın.”
Sayfa 152Kitabı okudu