Bambaşka şeylerle dolup taşan çok uzak bir yere gitmek isterdim. Bunu düşlemeye bile çalışmıyorum, berbat etmeyeyim diye. Güneşi, palyaçoları ve köpekleri de alırdık, onlardan iyisi olmaz. Ama gerisini özellikle hiç takmayacaktık peşimize. Sanıyorum, sonunda orası da yine eski tas eski hamam olurdu. Her şey nasıl bu denli yerli yerinde sayar, hayret.