Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şatolar - Tüccarlar - Şairler

Ortaçağ 3

Umberto Eco

En Beğenilen Ortaçağ 3 Gönderileri

En Beğenilen Ortaçağ 3 kitaplarını, en beğenilen Ortaçağ 3 sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Ortaçağ 3 yazarlarını, en beğenilen Ortaçağ 3 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
XIII ile XIV. yüzyıllar arasında şehir devletleri, toplumsal temellerinin ge­nişlemesiyle ortaya çıkan ihtilaflara artık istikrarlı bir kurumsal çerçeve sunamayacak hale gelir. Bu krizin çeşitli sonuçları olur: Nüfuzlu aileler siyasal makamlardan uzaklaştırılır, derebeyliği rejimleri ortaya çıkma­ya başlar ve oligarşik anlamda sınırlamalar yaşanır. Böylelikle İtalya'da hem şehir devletleri hem de derebeyliklerin olduğu bir dönem başlar ve yönetici sınıflar daha merkezi iktidar yapılarına yönelir.
Ilk Tüfek
Arkeologlar tarafından Mançurya'nın Helionjiang eyaletinde bulunmuş olan tüfek 1288 yılına aittir; 30 cm'den biraz uzun olup 3,5 kg ağırlığında­ dır, kalibresi standarttır, nişan almak için küçük bir delik vardır ve patlama odası, silahın onu kullanan kişinin elinde patlamasını engellemek amacıyla güçlendirilmiştir. Dünyadaki bu en eski tüfek örneği, X. Y.Y itibaren Çin'de yaygın olarak kullanılmış olan ve bambu kamıştan, alev saçan sila­hın teknik evrim geçirmiş bir halidir. Metal toplar da, alev saçan silahların en sağlam ve uzun ömürlü versiyonudur. Prototiplerinin "patlayıcı" olarak kabul edilen Çin topları bronzdan yapılırdı, uzunluğu 90 cm'ye kadar ula­ şabilirdi ve metal çemberlerle güçlendirilirdi; 25 kg kara barutla dolduru­lan bu topların "300 adımlık" mesafeye kadar fırlattığı mermiler (başlangıç­ta ateşli oklar veya ateşlenmiş bombalar), XIll. yüzyıl ortalarına ait bir metnin de tanıklık ettiği üzere, hem insanlar hem de atlar açısından öldürücü bir etkiye sahipti.
Reklam
Hakiki astrologlar beşeri olayları kesin bir şekilde bildiklerini id­dia etmezler, yıldızların etkisinin bedenlerinasıl modifiye edebileceğini, bu etkinin ruhlara nasıl yansıyabileceğini ve özgür iradeleri değişime uğ­ramamasına rağmen, insanları nasıl belli bir şekilde davranmaya itebile­ceğini belirlemekle yetinirler R. Bacon
Eukleides (MÖ III.Y.Y) ile Archimedes'in(MÖ 287-212) araştır­malarına ve İbnü'l-Heysem'in eserine dayanan Witelo(XIII. yüzyıl), ışığın su yüzeyiyle karşılaştığı zaman ne olduğuna ve irisin renkleri üzerine çok doğru önseziler geliştirir ve güneş ışınlarının vurduğu aynalar ve mercek­lerle önemli deneyler yürütür.
XIII. yüzyılda Yunan ve Arap metinlerinin de tercümesine bağlı olarak ruhun yapısına ve işlevlerine gösterilmeye başlanan önem, tutkulan ko­nu alan ve sistematik yapısı Thomas Aquinas tarafından geliştirilen bir düşünce şeklinin doğmasına neden olur
Altın Orda, Moğol İmparatorluğundan doğup XIII.yüzyılın ikinci ya­rısında bağımsızlığını kazanmış bir devlettir. Bu dönemde en büyük toprak yüzölçümüne ulaşan Altın Orda Bulgaristan'ın Tuna bölgesini, Kırım'ı, Kafkasya'yı, Rus prensliklerini, Volga Vadisini, Güney Siberya'yı ve Kazakistan'ın batısındaki stepleri kapsar. Devlet merkezinin bulun­duğu Volga Vadisi, 1550'ye doğru gerçekleşen Rus fethine kadar egemen hanedanın tercih ettiği bölge olmaya devam eder.
Reklam
Hümanizmin kökleri
Hümanizmin kökleri XIII. yüzyıl ortalarına, İtalya'daki şehir devletleri­ ne ve siyasete olan tutku ile antikçağın yeniden keşfedilmesi arasındaki kesişmeye uzanır. Şehirler klasik döneme uzanan geçmişleri konusunda yarışıp kahramanlıkların anısını, geçmişte yapılanları andıran anıtsal yazıtlar yoluyla yaşatırken, Roma hukuku ve klasik yazı(dictamen) ala­nındaki kursları teşvik eden okullar ve üniversiteler, hocalar ve başpis­koposlarla birlikte ülkenin kamusal hayatını ayakta tutan hakim ve noter sınıfını yetiştirir.
Batı dünyası bütün Hris­tiyan ülkelerinden süvarilerin katıldığı görkemli bir Haçlı Seferi düzenler. Ancak ne bu seferin müthiş askeri gücü ne de Haçlıların azmi Türklerin ilerleyişini durdurabilir. Haçlı ordusu 22 Eylül 1396'da Tuna Nehri kıyı­sındaki Nicopolis'te [Niğbolu] daha önce eşi benzeri görülmemiş bir ye­nilgiye uğrar ve Osmanlı İmparatorluğunun yenilmezlik şöhreti Batının gözünde bir kez daha teyit edilmiş olur.
Bizans'ın yağmalanması, Balkan yarımadasının zaten parçalanmış olan yapısını alt üst eder. Bölgedeki iktidar boşluğu, tartışmasız bir üstün­lük sağlayan Bulgar ve Sırp hanedanları tarafından doldurulur. Stefan Dufan liderliğindeki Büyük Sırbistan'ın büyük çabalarla elde ettiği üs­tünlüğün kısa ömürlü olduğu görülür. xıv. yüzyıl sonlarında yarımada­nın tamamının bağımsızlığı, Osmanlı ordularının önüne geçilmez ilerle­yişi sonucunda tehlikeye düşer.
İspanya'da en azından görü­nürde daha öncelikli bir rol oynayan dinsel motivasyona Yahudi karşıtı argümanların üretiminde çok hevesli olan, Hristiyanlığa geçenlerin des­teği eklenir. Aslında İspanya'da Yahudilere karşı beslenen husumetin gi­ derek büyümesi ile Yahudilere yöneltilen, kutsanmış ekmeklere saygısız­lık etme ve insanları kurban etme suçlamalarının yayılması, 1370'li yıl­lardan beri belli başlı bütün bölgeleri etkilemekte olan ekonomik krizin günah keçilerini bulma çabalarıyla paralel olarak gerçekleşir. 1391 yılı­nın yaz aylarında, on yıldan uzun bir süredir devam etmekte olan bu geri­limin doruğunda, din değiştirmeye zorlamalar ve katliamlar yaşanmaya başlanır. Bu şiddet sürecinde otoritelerin gösterdiği çabalar bile sonuç­suz kalır; Sevilla, Kurtuba, Toledo ve Barselona'da binlerce kişi öldürülür, şehirler korkunç bir vahşete sahne olur ve Yahudi topluluklarının zorunlu vaftizi halkın yeni eğlence aracı haline gelir.
148 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.