Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felsefe Tarihi 2

Ortaçağ Felsefesi

Ahmet Cevizci

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
En İyi Yönetim Biçimi Olarak Monarşi "Aquinalı Thomas"
Her zaman en iyi yönetimi takip eden doğa sadece tek bir ilke tanıdığına göre, doğayı taklit eden bir sanat eserinin değeri ve başarısı da ona benzediği ölçüde artar. Başka bir deyişle, tıpkı doğanın tek bir ilke tanıması gibi, tabiat örnek alınarak oluşturulan bir eser olarak devlet de, en iyi tek bir kişi tarafından yönetilir.
Sayfa 526Kitabı okudu
Aziz Augustinus
Ne kadar şüphe edersem edeyim, şüphe ettiğim zaman, var olan biri olarak kendimin bilincinde olurum. Bildiğimi düşündüğüm zaman aldanabilsem dahi, yine de aldanabilmek için var olmam gerekir.
Reklam
Aziz Justinus, erdemin iyi ve güzel bir şey olduğunu anlayabilen insan ruhunun Tanrı'yı doğal olarak kavrayabileceğini düşünüyordu.
Tanrı - Evren İlişkisi
Tanrı mutlak anlamda birdir, oysa evren tam bir çokluk ve çeşitlilik sergiler. Evrenin doğrudan ilahi yaratma ile meydana geldiği kabul edilecek olursa, o zaman Tanrı'nın özünde de çok bulunduğu düşünülebilir ve bu durum onun mutlak birliği ilkesine ters düşer.
Sayfa 229Kitabı okudu
Ortaçağ felsefesi, varlığın en yüksek düzeyi Tanrı, en aşağı düzeyde şekilsiz madde olacak şekilde, hiyerarşik bir tarzda düzenlenmiş bir evren, Tanrı'dan maddeye kadar uzanan büyük bir varlık zinciri olarak tasarlanmıştı. Büyük ölçüde Platon ve Plotinos' tan miras alınan bu hiyerarşik evren görüşüne, ortaçağda dini bir renk ve anlam verildi.
Erdem devleti bir hayaldir ve yakın gelecekte insanlığın üzerine böyle bir güneşin doğma ihtimali gözükmemektedir. Filozofun siyasi bir rol üstlenmesi de ihtimal dahilinde değildir. Bu nedenle en doğrusu münzeviliktir. Birey toplumdan mümkün olduğu ölçüde uzak durmalı, kaçınılmaz haller dışında toplumla temas kurmamalıdır. İbn Bacce
Sayfa 356Kitabı okudu
Reklam
Şarih-i A'zam: İbn Rüşd
Birçok sebepten ötürü İbn Rüşd Ortaçağ Avrupa'sında, Doğu'da olduğundan daha iyi tanınıp takdir edildi. Birinci olarak onun birçok eseri Latinceye tercüme edilmiş, elden ele dolaşmış ve muhafaza edilmişti. Oysa Arapça orijinalleri ya yakılmış ya da felsefeye ve filozoflara karşı beslenen düşmanca tavır yüzünden yasaklanmıştı. İkinci olarak, Rönesans Dönemi'nde Avrupa, İbn Rüşd'ün öngördüğü ilim metodu benimseme arzusundaydı; oysa Doğu'da ilim ve felsefe, mistik ve dini akınlar uğruna kurban edilmeye başlanmıştı. Nitekim kendisi İlim (ve felsefe) ile din arasındaki bu çatışmanın tesirlerine bizzat maruz kalmıştı. Doğu'da din kazandı, Batı'da ilim.
Sayfa 379Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.