Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ortaçağda Büyü

Richard Kieckhefer

En Eski Ortaçağda Büyü Sözleri ve Alıntıları

En Eski Ortaçağda Büyü sözleri ve alıntılarını, en eski Ortaçağda Büyü kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Geç ortaçağda astrolojiye yöneltilen en ciddi eleştiri determinizm tehlikesi içermesidir: Eğer insanlarla ilgili hadiseleri yıldızlar yönetiyorsa, insanın özgür iradesine ve Tanrı'nın kadiri mutlaklığına tecavüz edilmiş olunmaz mı? 13. yüzyılda yaşamış Feltre'li Gerardo, Yıldızlar Üzerine adlı eserinde problemi kesin bir şekilde ortaya koymuştur: Eğer yıldızlar bir insanı hırsız veya katil yapıyorsa, yani esas sebep buysa, o zaman Tanrı kimdir? Böyle bir şey ileri sürmek ne utanç verici!
Sayfa 194Kitabı okudu
Astroloji gibi simya da kapsamlı malumat gerektiren bir okült bilgi biçimidir. Astroloji gibi o da antikçağda ortaya çıkmış, Bizans'ta ve İslam dünyasında gelişmiş, ama Batı'da da, 12. yüzyılda Arap kaynakları tercüme edilinceye dek kısmen var olmuştur. Chester'li Robert 1144 yılında bir simya eserini Latinceye çevirince, Avrupalılar da bu konuda ulaşabilecekleri ilk metne sahip olmuşlardır. Batılılar, hem onun hem de dönemin diğer tercümanlarının sayesinde, kimyanın ve simyanın, "alkali," "neft," "alkol," "iksir" gibi temel Arapça terimlerine ve "simya" teriminin kendisine kısa sürede alışmışlardır. Simyanın esas amacı kurşunu ya da diğer baz metalleri altın ya da gümüşe dönüştüren iksiri ya da "felsefe taşı"nı keşfetmektir.
Sayfa 202Kitabı okudu
Reklam
Astroloji gibi simya da, en açık ve güvenilir biçimde Aristoteles tarafından ortaya konup, skolastik filozoflar tarafından geliştirilen felsefi ilkeleri temel alıyordu. Buradaki en önemli kavram, bütün maddelerin dört elemente (hava, su, ateş ve toprak); onların da sonuçta "ilk madde"ye indirgenebileceği düşüncesiydi. Eğer bütün metaller aynı temel elementlerin farklı oranlarda bir araya gelmesinden oluşuyorsa, bu elementleri daha yüksek başka bir madde biçimi oluşturmak için tekrar bir araya getirmek niye mümkün olmasındı? Simyacıların rüyası işte buydu.
Sayfa 206Kitabı okudu
Johannes Trithemius simya yüzünden hayatları mahvolan birçok kişiden inandırıcı bir biçimde söz eder. Servetini simya uğruna çarçur eden, sonra da karısını ve çocuklarını terk edip ortalardan kaybolan bir adamı anlatır. Yaptığı simya araştırmaları nedeniyle manastırını borç içinde bırakan bir keşişi de tanımaktadır. (...) Trithemius şu sonuca varır: Simya bir sürü âşığı olan, ama hepsini aldatıp hiçbirinin kucağına düşmeyen iffetli bir orospudur. Budalaları deli, zenginleri çulsuz, filozofları avanak eder ve aldattıklarını da, hiçbir şey bilmedikleri halde her şeyi bilirmiş gibi yapan geveze dalaverecilere dönüştürür.
Sayfa 210Kitabı okudu
Hem Salisbury'li John hem de Besate'li Anselm, geç ortaçağda en yaygın kullanıldığı biçimiyle nekromansiden bahsederler. Sözcük başlangıçta, ölülerin ruhlarını (nekroi) yardıma çağırarak kehanette bulunma (mantia) anlamına gelmektedir. Kirke, Yunan-Roma geleneğinin klasik nekromanıdır ve Endor cadısı ise İncil'in nekroman ilkörneğidir. (...) Nekromansi açık bir şekilde demon büyüsüdür. Büyünün diğer biçimleri de örtük bir biçimde demonlarla ilintili olarak değerlendirilebilirdi; böylece amulet takan ya da efsun duası okuyan kişinin bile üstü kapalı bir biçimde demon büyüsü yaptığından şüphelenilebilirdi. Fakat gerçek nekromanlar demonları ya da Şeytan'ı çağırırlardı ve genelde de bunu onların bilinen ya da bilinmeyen isimlerini söyleyerek yaparlardı.
Sayfa 229Kitabı okudu
Şüphesiz, ruhban sınıfından olmayan nekromanlar da vardı. Nekromansi kapsamındaki büyüler, bazen tıp kitaplarında da karşımıza çıkar. Demek ki bunlar tıpla ilgilenen din adamları ya da ruhban olmayan hekimler tarafından da kullanılmaktadır. Ama bu büyücülerin büyük bir kısmını, o ya da bu anlamda, din adamları oluşturmaktadır.
Sayfa 233Kitabı okudu
Reklam
Nekromanlar demonların onuruna diz çöküyor ve yüzükoyun yere uzanıyor, onlara itaat sözü veriyor, onurlarına tılsımlı şarkılar söyleyerek kendilerini onların hizmetine adıyor ve yalnızca hayvanların kanını değil kendi kanlarını da bir tür kurban olarak onlara sunuyorlardı. Demon büyüsü temrinlerinde bir çeşit riyazet de uyguluyorlardı: Oruç tutuyor, kendilerini suya batırıyor, demonları onurlandırmak için cinsel perhiz yapıyorlardı. Demonlara gösterdikleri hürmetin nişanesi olarak sırf beyaz ya da sırf siyah giyiniyorlardı.
Sayfa 235-236Kitabı okudu
Nekromansi teknikleri karışık olabiliyordu, ama temel olarak birkaç ana unsura da indirgenebilirdi: Büyülü çemberler, ruh çağırmalar ve kurban ritüelleri bu büyünün öne çıkan unsurlarıydı.
Sayfa 238Kitabı okudu
Periler ölümlü erkeklere aşık olup, onları kendi dünyalarına gelmeleri için baştan çıkarmaya kalkışabilirler.
Sayfa 167Kitabı okudu
Yalnızca kadınların büyü yaptığını düşünmek için hiçbir mantıklı gerekçe olmasa da, hem paganlar hem Hristiyanlar büyüyü esas olarak kadınlara atfetmişlerdir. Tertullianus kadınları böyle şeylere doğal eğilimli olarak suçlamıştır; günahkar melekler bitkilerin özel ve gizli güçlerini kadınlara öğretir, çünkü bu kötü ruhlar erkeklerden çok kadınları kandırır.
220 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.