“Osmanlı Devleti, yalnız yakınlarıyla değil, bütün Avrupa devletleriyle anlaşmak zorunda idi. Bütün bu devletlerin, plan, program ve politikalarının ne olduğunu bilmeli ve ona göre davranmalı idi. Hâlbuki bizim devlet adamlarımız, her Müslüman görüneni bizden ve Hristiyan olanı tam manasıyla bizim aleyhimize anlaşmış sayarak, politikalarını körü körüne yürütme yolunu tuttular.”
“Devletlerin ayakta kalabilmesi, yaşayabilmesi düzgün ve tertipli orduların bulunmasına, bu da yüksek masraflara, bu masrafların ödenmesi ise ülkenin ve halkın düzgün, çalışkan ve bayındır olmasına bağlıdır. Yabancılarla şeref ve haysiyet dairesinde iyi geçinmek de bu tedbirler arasındadır. Devlet adamları, bu konuda aşırı davranmamalı, devletin haysiyetini yerde süründürmemelidir. Bilmelidirler ki bir devlet ne kadar güçlü olursa olsun herhâlde en az bir-iki dosta muhtaçtır.”
“Osmanlı saltanatının kurucusu olan Osmanlı Gazi son nefesinde oğlu Orhan’a şu üç şeyi vasiyet etmişti:
1- Her hususta şeriata uyacak ve önemli işlerde erbabına danışacaksın.
2- İleri gelenlere ve halka mertebelerine göre inam ve ikram edecek ve İslâm dininin direkleri olan bilginlere saygı göstereceksin.
3- Allah uğruna cihada gayret edeceksin.”
“Kur’an-ı Kerim’e kendilerine göre mana verirler. Mesela: “Namaz insanı fuhuştan ve haramdan tenzih eder.” manasındaki âyeti fuhuş ve haramdan maksat Ebubekir ve Ömer’dir diye yorumlarlar. Dürzîliğin esası Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’den nefret etmek ve Ali’yi sevmektir. Onlarca hakikî namaz “Hakim Biemrihi” nin ilahlığına inanmaktır.”
“Nuseyriler zinayı mubah sayarlar.
“Bir kadının imanı kendi mezhepdaşlarına nefsini vermesiyle kâmil olur.” derler. Bunlar da birçok fırkalara ayrılmış olup bazıları kadınları hayvan derecesinde sayarlar ve ölünce yok olduklarına inanırlar.”
“devletlere düşen, barış sırasında boş durmayıp, israf ve sefahatle vakit geçirmeyip, her dakikasını ilerideki savaşlara el altından hazırlık için fırsat anı bilip, gücünü artırmak ve hazırlığını tamamlamaktır.”
@the_imam1453
“Dürzîler; görünüşte Müslümanlık iddiasında iseler de aslında İslâm akidelerini, hatta bütün dinleri inkâr ederler. Dürzîlerin hamiyetleri ve gururları fazla, sabır ve tahammülleri çok olup, dillerine hâkimdirler; öfkelenseler bile kötü söz söylemezler. Sözlerine bağlıdırlar; dost edindikleri kimselere sadıktırlar ve onların uğrunda tehlikeye atılmaktan çekinmezler.”