Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı'da Şehzade Katli

Yavuz Bahadıroğlu

En Beğenilen Osmanlı'da Şehzade Katli Gönderileri

En Beğenilen Osmanlı'da Şehzade Katli kitaplarını, en beğenilen Osmanlı'da Şehzade Katli sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Osmanlı'da Şehzade Katli yazarlarını, en beğenilen Osmanlı'da Şehzade Katli yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kudret, her insanın zaafıdır. Ama bazı insanlar durulacak yeri bilirler, bazıları ise kudretleri arttıkça daha fazlasını isterler.
Sayfa 140Kitabı okudu
Kahve Kültürümüz
KAHVE YEMEN’DEN (1517 yılına tarih düşülmüştür) de gelse, başka yerden de gelse (Tarihçimiz Peçevi, “Hakem namında bir herifin Halep'den getirdiğini yazar), pişirmeyi de içmeyi de dünyaya İstanbul öğretti. Eski İstanbul'da gönül dostları kahvehanelerde buluşur, kimi yoğun köpüklü, kimi kaymaklı Türk kahvesini eşliğinde derin sohbetin tadına varırlardı. Asıl amacın kahve içmekten çok, nezih bir ortamda (eski kahvehaneler elit insanların devam ettiği mekânlardı) sohbet etmekti. Bu yüzden şu söz darbimesel olmuştur: "Gönül ne kahve ister, ne kahvehane, Gönül sohbet ister, kahve bahane"
Sayfa 209Kitabı okudu
Reklam
İLK KEZ TAHT DEĞİŞİMİNDE ABİDEN KARDEŞE GEÇME SÜRECİ
1603 yılında padişah olan Sultan I. Ahmed kardeşlerini öldürmeye lüzum görmedi ve 1617'de vefatından sonra, oğulları bulunduğu halde, bunlar yaşça küçük olduğundan kardeşi Sultan I. Mustafa tahta geçti. Böylece ilk defa bir padişahın yerine oğlu değil, kardeşi geçiyordu. Bu fiilen Osmanlı veraset telakkisinin değişmesi demekti. Çünkü Osmanlılarda o zamana kadar muayyen bir veraset prensibi olmamakla beraber, tahta hep önceki padişahın oğlu geçerdi. Sultan I. Ahmed'den sonra, hanedanın ‘erşeď (akıl sağlığı yerinde) ve 'ekber' evlâdının padişah olması hükmü getirildi ve ondan sonra bir-iki istisna dışında şehzâde katledilmedi. Ne var ki şehzadeler sancağa çıkarılmıyor, dolayısıyla halkla temas kuramıyor, tabii devlet yönetiminde de tecrübe kazanamıyordu. Kendilerine tahsis edilen dairede yarı hapis hayatı yaşıyorlardı. Bu yüzden çoğunun sinirleri harap oluyordu. Doğaldır ki, bileğinin hakkıyla padişah olma dönemi kapanınca, şehzade eğitimi de tavsamış, yetersiz padişahlar dönemi de böylece başlamıştı. Sultan I. Ahmed'in getirdiği veraset sistemi, 1876 tarihli Kanun-ı Esasî'ye girdi. Bir ara Sultan Abdülaziz ve daha sonra Sultan II. Abdülhamid bu usulü değiştirerek tahta genç ve dinamik kimselerin geçmesini sağlamak maksadıyla eskiden olduğu üzere ve Avrupa hanedanlarındaki gibi babadan oğula intikal eden bir veraset usulü kurmak istedilerse de başaramadılar.
FUZÛLÎNİN ŞİKAYETNÂMESİ
Gelelim Fuzûlînin Şikâyetnâmesi’nin hikâyesine... Fuzûlî, o tarihte Bağdat civarında yaşayan fakir bir şairdir. Kanuni'ye yazdığı bir mektupta geçim darlığı çektiğini bildir miş ve kendisine devlet hazinesinden makul bir maaş bağlanmasını istemiştir. Bunu dikkate alan padişah, Fuzûlîye, Bağdat'taki vakif gelirinin, masraflar çıktıktan sonra,
Bir Afrika atasözünü hatırlamanın şimdi tam sırasıdır: “Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar, kitaplar avcıyı övecektir.”
Koca Yavuz, Fatih Camii avlusundaki musallaya uzatıldığında ne ihtişamı kalmıştı, ne de hiddeti... Sıradan bir ölü olarak musallaya yatıyor, herkes ibretle bakıyor, imam “Er kişi niyetine...” deyip tekbir aldığında ölümün sağladığı eşitlik en büyük ibret olarak gözler önüne seriliyordu. Musalladaki tabutun içinde yatan, bir “er kişi”den ibaretti. Osmanlı padişahları, bu ibret dolu levhayı hiçbir zaman unutmuyorlar, halkın içine çıktıkları veya askeri teftiş ettikleri sırada “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” şeklinde ve koro halinde haykırılmasını memnuniyetle karşılıyordu. Bunun dünya tarihinde başka bir örneğine rastlamak, Devr-i Saadet müstesna tutulursa, mümkün değil.
Reklam
“Devlet mi, aşk mı?” sorusunun cevabı: “devlet.” “Devlet mi, evlat mı?” sorusunun cevabı da aynıydı: “devlet.”
“Hakk Teâlâ uzun ömürler ihsan etsin hünkârım. Henüz kırk dokuzundasınız.” “Öyle de Hasan, ölmenin yaşı da yok mevsimi de.” “Neden birdenbire aklınıza ölüm düştü hünkârım?” “Hiçbir zaman aklımızdan çıkmadı ki Hasan Can. ‘Ölümü sık sık hatırlayınız’ diyen Nebi aşkına, hep aklımda. Lakin seferde mi olur sarayda mı, merakımız budur.”
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.