İnsanları dinlememeyi öğreniyordum. Dinlememeyi, sağır olmayı öğreniyordum. Sağır olmak öğrenilmezdi. Ama insan insanı sağır ediyordu. İçine kaçmayı, kendi üstüne kapanmayı, derinlerine zindan etmeyi öğretiyordu.
''Ölümle...'' diyordu. Ölüm diyordu, hani şu insanın hiçbir çaresinin kalmadığı nihai sonuçtan söz ediyordu. Oysa söz edilmezdi. Söz biterdi. Kimi acılar sözlerin tılsımından, kutsallığından, tabipliğinden zerre almazdı.