Steiner’e göre Dünya döneminin yedi çağı vardır.
Bunlar, Polarian, Hyperborean, Lemurian, Atlantean, Post-Atlantean, altıncı ve yedinci çağlardır.
Atlantean çağı, bir sel felâketiyle son bulmuştur ve Vahiy Kitabı’nda anlatılan kıyamet kehânetlerinin önceden bildirdiği gibi, her şeyin her şeye karşı geldiği, nihaî bir savaş olacaktır.
İnsanlık, bu felâketten sonra, sonunda ruhun bedeni ele geçirmeyi başardığı yeni bir çağa girecektir.
Bedenlerin evrimi ile ruhların evrimi arasındaki farkı anlamalıyız. Çağlar içinde, insan ruhu kendini tekrar tekrar başka bedenlerde bulur. Bu ruhlar, günün birinde, en son Post-Atlantean çağda tekrar doğacak insan ruhları arasındaki müca deleyi yaşayacaklardır. Bu deneyim, onlar için ders olacak ve onları bencilliklerinden kurtarmaya yarayacaktır. Bundan sonra insanlar, kişiliklerinin olumsuz yönleri olmaksızın, uğraşılarının meyvelerini alacakları ve gelişecekleri yeni bir çağa gireceklerdir.
Tıpkı Eski Atlantis’te olduğu gibi, gözle görülemeyen şeylerin görülebilir hale geldiği bir çağ başlayacaktır. Bu yeni çağın farklılığı, insanların kendilik bilinçlerinin özgürleşeceğidir. O zaman, Post-Atlantean çağın bu yedi kültüründen, fiziksel dünyada neleri başarabileceğimizi öğrenmiş olacağız. Bu kendilik algısı ya da kendilik bilinci sadece fiziksel bedende uyanabilir, ancak yine de insanın tekrar fiziksel bedenini boyun eğdirmesi gerekmektedir. Her şeyin her şeye karşı savaşmasından sonra, artık fiziksel bedenlerimizin esiri olmadan, bedensel olarak yaşamayı başarabildiğimiz bir evrim aşamasına ulaşmış olacağız.