Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ötelerin Çocuğu

Halikarnas Balıkçısı

En Yeni Ötelerin Çocuğu Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Ötelerin Çocuğu sözleri ve alıntılarını, en yeni Ötelerin Çocuğu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zaten sevmek insanoğluna en yakışan şey değil miydi?
Sayfa 143Kitabı okudu
Bir insanın hayattaki hareketleri ne olursa olsun, gönlünde en iç, en uzak, en yalnız olduğu bir yeri vardır.
Reklam
Haksızlıklar birincisinde düzeltilmezse ikincisinde, ikincisinde olmazsa üçüncüsünde... Dördüncüsünde... Beşincisinde... Altıncısında... Sürer giderdi.
Sayfa 304Kitabı okudu
Savaşa, Bosnasaray'da ölüleri uzananların katledilmiş olmaları sebep gösteriliyordu. Oysa, savaşa, onların öldürülmesinden çok Tiycan'la Adem Dayı'nın, Kerimoğlu'yla Hoşbulduk Selim Dede'nin, Emine'yle Vedâ'nın ölümleri neden olmuştu. Çünkü zorluklar, haksızlıklar yüzyıllarca birbirinin üzerine yığılakalmış, çözümlenmeyi bekliyordu. Dağ başındaki iki ölüden çok, Bosnasaray'daki iki ölünün savaşa neden olduğu sanısı, bir olayın kendisine değil, daha çok o olayın dekoruna önem verilmesinden ileri geliyordu.
Sayfa 301Kitabı okudu
Çok kez düşünürüm: Güneş de bir değirmendir. Sarı ışıktan kanatları fırıl fırıl döner. Gündüz, insan sanki güneş ışığını öğütüyormuş gibi oluyor.
Sayfa 254Kitabı okudu
"Şunu yapmak iyi, bunu yapmak fena diye diye yaşadığınız hayat, hayat değil, fakat kendinize ait fantezi bir karabasandır. Bu karabasandan neye uyanmıyorsunuz."
Sayfa 197Kitabı okudu
Reklam
Mezar taşları kalabalığına bakılınca, köyü zaptetmek için alay halinde yokuştan yukarı doğru saldırmakta oldukları sanılırdı. Ölümün saldırışı.
Haksızlıklar birincisinde düzeltilmezse ikincisinde, ikincisinde olmazsa üçüncüsünde. de, Dördüncüsünde... Beşincisinde... Altıncısında.. Sürer giderdi.
Sayfa 332 - Bilgi Yayınevi, 6. Basım Eylül 1994 ( baskı benden 5 yaş büyükmüş :)Kitabı okudu
Âh be kitap !!
Efendim, görüyor musunuz? Fransuva Ferdinand ve bir de karısının ölümü, dünyanın başına ne belalar açtı!" diyordu. Oysa, yüzyıllardan beri hal yolu bekleyen kaba saba haksızlıklar, artık dağ başlarını aşmıştı. Bunların düzeltilmesi için, şimdi, birinci dünya savaşı başlayacaktı … Fransuva Ferdinand'la karısının öldürülmesi yalnız bir bahaneydi.
Sayfa 332 - Bilgi Yayınevi, 6. Basım Eylül 1994 ( baskı benden 5 yaş büyükmüş :)Kitabı okudu
Reklam
Maalesef fazla anlamlısın :(
O gece, o rahatsız dünyanın bütün kentlerinde, başka başka dillerde gazeteler çıkıyor, telgraf manipleleri acele acele tıkırdıyor, gökler haber götürüp getiren Hertz dalgalarıyla zonkluyordu. Bunların birtakımı Almanya'nın sözünde durmadığını, bir kısmı Fransa'nın yeminini inkar ettiğini, bazıları şunun, bazıları da bunun ihanet etmiş bulunduğunu ileri sürüyordu. Bir insan, soluduğu havaya, yediği yemeğe, bastığı toprağa, kendisini yaşatan cana ve kafatasının İçindeki insan beynine ihanet ettikten sonra, sözünün şurasına ya da burasına ha sadık kalmış, ha kalmamış ne çıkardı? Devletlerden biri, birkaçı ya da hepsi barış antlaşmalarının şu kadarını yahut topunu yırtarak şerefsizlik etmişlerdi!
Sayfa 329 - Bilgi Yayınevi, 6. Basım Eylül 1994 ( baskı benden 5 yaş büyükmüş :)Kitabı okudu
Çünkü zorluklar, haksızlıklar yüzyıllarca birbirinin üzerine yığılakalmış, çözümlenmeyi bekliyordu. Dağ başındaki iki ölüden çok, Bosnasaray'daki iki ölünün savaşa neden olduğu sanısı, bir olayın kendisine değil, daha çok o olayın dekoruna önem verilmesinden ileri geliyordu. Oysa, bir insana yapılan bir haksızlık, o insanın unvanına ya da o haksızlığın ipek perdeli bir salonda mı, yoksa bir köy ahırında mı yapıldığına göre hiç önem değiştirmez. İşte, bu nokta göz önünde tutulmuyordu.
Sayfa 329 - Bilgi Yayınevi, 6. Basım Eylül 1994 ( baskı benden 5 yaş büyükmüş :)Kitabı okudu
Tiycan
Onur yalnız göreneklerin filan şey, yahut falan halde tanıdığı değerden ibaret değildir. İnsanın etinin, kemiklerinin, hücre ve atomlarının tanıdığı daha derin bir değer vardır.
Sayfa 313 - Bilgi Yayınevi, 6. Basım Eylül 1994 ( baskı benden 5 yaş büyükmüş :)Kitabı okudu
Tiycan
Burada durakalmışız, akacak yer bulamayan su birikintileri gibi, kokup gideceğiz
Sayfa 308 - Bilgi Yayınevi, 6. Basım Eylül 1994 ( baskı benden 5 yaş büyükmüş :)Kitabı okudu
Şunu da unutmamalıdır ki, ömürlerinin büyük bir bölümünü yapayalnız geçiren, bundan dolayı da, gördüklerini, duyduklarını söylemeye alışmamış olanlar, kalabalık ortasında yaşayanlara karşılık, çok daha şiddetli, atlatılması çok daha güç yürek belalarını uğrarlar. Başkalarının bir göz atışı ile bakıp geçtikleri, bir iki sözcüklük açıklamayla ya da bir gülümsemeyle bir kıyıya sürülüp unuttukları ufak tefek izlenimler, o denizcileri uzun uzun uğraştırır. O izlenimler, derin denizlere atılmış bir cisim gibi, sessiz sessiz, yavaştan gönlün derinliğine çöker. Gönülde duygu olur, büyük serüven olur. Yalnızlık, içteki özgün insanı, yabancı güzelliği -o gizemli ve çok tehlikeli şeyi- yani şiiri meydana çıkarır.
Sayfa 211 - Bilgi Yayınevi, 6. Basım Eylül 1994 ( baskı benden 5 yaş büyükmüş :)Kitabı okudu
117 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.