Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Oyunculuk Üzerine Aykırı Düşünceler

Denis Diderot

Oyunculuk Üzerine Aykırı Düşünceler Gönderileri

Oyunculuk Üzerine Aykırı Düşünceler kitaplarını, Oyunculuk Üzerine Aykırı Düşünceler sözleri ve alıntılarını, Oyunculuk Üzerine Aykırı Düşünceler yazarlarını, Oyunculuk Üzerine Aykırı Düşünceler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
96 syf.
·
Puan vermedi
Denis Diderot'un kaleminden çıkan "Oyunculuk Üzerine Aykırı Düşünceler", tiyatro dünyasına yepyeni bir bakış açısı sunan, adeta bir manifesto niteliğinde bir eser. 18. yüzyılda yazılmış olmasına rağmen, günümüzde de geçerliliğini koruyan ve oyunculuk sanatına dair ufuk açıcı fikirler barındırıyor. Eser, Diderot'un Paradoks isimli oyununun sahnelenmesinin ardından kaleme aldığı mektuplar ve diyaloglar şeklinde kurgulanmış. Bu mektuplarda Diderot, o dönemde hakim olan "doğal oyunculuk" anlayışına karşı çıkarak, duygusal yoğunluk ve içsel tutarlılık üzerine bir oyunculuk teorisi ortaya koyuyor. Diderot'a göre ideal bir oyuncu, sadece metni ezberleyip sahnede robotik bir şekilde sunmamalı. Aksine, canlandırdığı karakterin duygularını derinlemesine hissetmeli ve düşünce dünyasını özümsemeli. Bunu başarabilmek için de yoğun bir çalışma ve araştırma sürecinden geçmeli. Eser boyunca Diderot, duygu ve düşüncenin bedensel ifadesi, metnin yorumlanması, karakter analizi gibi önemli oyunculuk teknikleri üzerine değiniyor. Bunu yaparken de felsefe, psikoloji ve fizyoloji gibi farklı disiplinlerden yararlanıyor. "Oyunculuk Üzerine Aykırı Düşünceler" sadece oyuncular için değil, tiyatroya ilgi duyan herkes için oldukça bilgilendirici ve ilham verici bir eser. Diderot'un akıcı ve sürükleyici üslubu, kitabı okurken adeta bir tiyatro oyununu izliyormuş hissi veriyor.
Oyunculuk Üzerine Aykırı Düşünceler
Oyunculuk Üzerine Aykırı DüşüncelerDenis Diderot · Cumhuriyet Gazetesi Yayınları · 2000233 okunma
Reklam
Şu anda kime benziyorsunuz,biliyor musunuz? Oyunlarından birinin ilk oynayışına gitmesin diye sevdiği kadının ayaklarına kapanarak yalvaran tanıdık bir yazara.
Yazar sahnede, oyuncunun toplum yaşamında gösterdiği yatıklıktan daha iyisini gösterebilir. Ama oyuncunun sahnede sevinci, üzüntüyü, duyarlılığı, hayranlığı, kini, sevecenliği, pişkin bir dalkavuğa üstün bir yetkinlik ve beceriyle uydurabileceğini sanır mısınız?
Sayfa 96 - Cumhuriyet, Dünya KlasikleriKitabı okudu
Toplum yaşamında da filan adamın büyük bir oyuncu olduğu söylenmez mi? Bununla, o adamın duyumsamak yeteneğinde olduğu değil, tersine hiçbir şey duymadığı halde, duyar gibi görünmekteki becerisi anlatılır. Bu rol, oyuncunun rolünden çok daha güçtür; çünkü böyle bir adam, oyuncudan fazla olarak, söylenecek sözleri de kendi bulacaktır; böylece hem yazarın, hem de oyuncunun işini tek başına yapacaktır.
Sayfa 96 - Cumhuriyet, Dünya KlasikleriKitabı okudu
Mahkemelerde, meclislerde, kısaca zihinlerde egemen olunmak istenen her yerde, kimi zaman öfkeye, kimi zaman korkuya, kimi zaman acımaya öykünülür ve böylece çevredekiler bu değişik duygulara çekilmek istenir. Tutkunun yapamadığı şeyi, iyi bir tutku öykünmesi yapabilir.
Sayfa 96 - Cumhuriyet, Dünya KlasikleriKitabı okudu
Reklam
Oyuncular, öfkelendiklerinde değil, öfke rolünü güzel yaptıklarında seyircileri etkilerler.
Sayfa 96 - Cumhuriyet, Dünya KlasikleriKitabı okudu
Romalılar büyük bir oyuncunun yaşamına ne denli özen gösterirlerse, sıradan bir kölenin yaşamına da o denli aldırış etmezlerdi.
Sayfa 95 - Cumhuriyet, Dünya KlasikleriKitabı okudu
Plutarkhos'un söz ettiği Æsopus ... Yazarın anlattığına göre, bu adam "bir gün sahnede, kardeşi Thyestes'den nasıl öç alacağını düşünüp taşınan Atreus rolünü oynarken, hizmetçilerinden birinin, ansızın önünden koşarak geçeceği tutar ve Æsopus, Kral Atreus'un o korkunç hırsını canlı olarak temsil etmekte gösterdiği coşkunluk ve taşkınlıkla kendinden geçerek elindeki krallık asasını herifin kafasına öyle bir güçle indirir ki, adamcağız hemen oracıkta ölüverir". Bu Æsopus, yargıcın o an Tarpeien dağına* göndermesi gereken bir zırdeliydi. * Antik Roma döneminde katiller, hırsız köleler ve yalan yere yemin edenleri idam etme amacıyla aşağı attıkları 25 metre yüksekliğindeki bir kayalık.
Sayfa 95 - Cumhuriyet, Dünya KlasikleriKitabı okudu
Polus adında biri, Elektra'nın yas giysisine bürünmüş, sahneye Orestes'in vazosuyla çıkacağı yerde, içinde bir süre önce yitirdiği kendi oğlunun külleri bulunan vazoya sarılarak çıkmıştı. Oyun o zaman, artık sıradan bir oyundan, geçici bir tiyatro acısından başka bir şey oldu; bütün seyirciler hüngür hüngür ağladı ve inledi. Peki siz Polus'un, sahnede o anda, tıpkı evindeymiş gibi konuştuğunu mu sanıyorsunuz? Hayır, olamaz. Gerçek olduğundan asla kuşku duymadığım bu olağanüstü etkiyi yapan yapan şey, ne Euripides'in şiiri, ne de oyuncunun oynayış biçemidir. Ancak kendi oğlunun vazosunu gözyaşlarıyla yıkayan karayazılı bir babanın görünümüdür. Polus, belki sıradan bir oyuncudan başka bir şey değildi.
Sayfa 94 - Cumhuriyet, Dünya KlasikleriKitabı okudu
437 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.