Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özal'ın Dış Politikası (1983-1989)

Hüner Tuncer

Özal'ın Dış Politikası (1983-1989) Sözleri ve Alıntıları

Özal'ın Dış Politikası (1983-1989) sözleri ve alıntılarını, Özal'ın Dış Politikası (1983-1989) kitap alıntılarını, Özal'ın Dış Politikası (1983-1989) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Avrupa Topluluğu, Türkiye'deki 1983 seçim hazırlıklarının partilere getirilen kısıtlamalar nedeniyle, demokratik kurallara uygun olmadığı sonucuna varmış ve böylece, Türkiye ile Avrupa Topluluğu arasındaki ilişkiler resmen dondurulma noktasına gelmişti.
Sayfa 120 - KAYNAK YAYINLARI
Öte yandan özal Hükümeti de, çözüm konusun­da ısrarlı davranıyor; Denktaş ise, Türkiye'nin müdahale etmesiyle daha büyük ödün vermek zorunda kalmaktan çekiniyordu...
Sayfa 75 - KAYNAK YAYINLARI
Reklam
ABD - Kürt Sorunu
Türkiye-ABD ilişkilerinde Kürt sorunu, daha çok 1980'lerden itibaren önemli bir etken haline gelmişti. 1984 yazında başlayan PKK eylemleri yayıldıkça ve bunların kısa sürede bastırılamayacağı ortaya çıkınca, ABD'nin soruna ilgisi artmaya başladı. ABD, bir yandan Kürt sorununa yakın ilgi gösterirken; öte yandan da, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne verdiği önemi vurgulamaktaydı. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Şubat 1988'de yayımladığı yıllık insan hakları raporunda, Türk olmayan etnik kökenden gelen kişilerin toplumun ana dokusu içinde eritilmesinin Türk hükümetlerinin eskiden beri izledikleri bir politika olduğu belirtilmekte, Türkiye'deki Kürtlerden ilk kez azınlık olarak söz edilmekte ve Kürtlere dil ve kültür alanlarında haklarının tanınması gerektiği ileri sürülmekteydi.
Sayfa 111 - KAYNAK YAYINLARI
1984 "Türkiye-Irak Güvenlik Protokolü"
Türkiye'nin Suriye'ye karşı tutumunu sertleştirmesi üzerine, 1983 sonunda Suriye, ASALA ile PKK güçlerini kendi topraklarından çıkararak İran'a, Kuzey Irak'a ve Bekaa Vadisi'ne gönderdi. 15 Ekim 1984'te "Türkiye-Irak Güvenlik Protokolü" imzalandı. Bu protokol Türkiye ile Irak'a, birbirlerinin topraklarında beş ki­ lometreye değin "sıcak takip" hakkı tanımaktaydı. Protokole en büyük tepki ise KDP ile Kürdistan Yurtsever Birliği'nden (KYB) gel­mişti. Türkiye, Irak'ın ardından Suriye'yle de 5 Mart 1985'te "Sınır Güvenliği Protokolü"nü imzaladı. Türkiye; Irak ve Suriye ile güvenlik protokolleri imzaladıktan sonra, bölgede korucu sistemini kurarak, PKK'yla savaşırnda askeri çözümü tek yol olarak benim­semişti.
Sayfa 45 - KAYNAK YAYINLARI
1989 Berlin Duvarının Yıkılması
1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla, Doğu Avrupa ülkeleri Avrupa Topluluğu'nun öncelikli ilgi alanı haline gelmişti. Avrupa Topluluğu'nun bu ülkeleri bünyesine alabilmesi, ancak mali olanaklarını bu ülkelere yönlendirmesiyle mümkün olabilecekti. Bunu yapabilmesi için de, Türkiye'nin tam üyeliğe kabul edilmesi gibi Avrupa Topluluğu'nun üzerine fazladan yük almaması gerekecekti
Sayfa 126 - KAYNAK YAYINLARI
1983 Limni sorunu - Lozan
Limni sorunu, ilk kez Eylül 1983'te Yunan Hükümeti'nin, harekat merkezlerinden birinin Limni Adası'nda kurulmasını Napoli'deki NATO karargahına önermesiyle gündeme gelmişti. Bu öneri karşısında Türk Hükümeti, Yunanistan'ın Ada'yı antIaşma­ lara aykırı olarak silahlandırmaya çalıştığını ileri sürerek, Ada'nın askeri harekat alanı haline getirilmemesinde diretti. NATO, Yunan önerisini kabul etmeyince, Yunanistan da 17 Eylül'de, silahlı kuv­vetlerinin NATO tatbikatIarına katılmayacağını açıkladı. 1984 Ağustos'unda "Limni Sorunu" yeniden gündeme gel­ mişti. Limni Adası'nın Lozan Antlaşması'na göre silahsızlandırıl­ ması gerekiyordu. Papandreu ise, Limni'nin hem Trakya'ya hem de Çanakkale Boğazı'na göre stratejik konumu nedeniyle, adayı silahlandırmak istiyordu. Bu sırada NATO, Kuzey Ege'de Sovyet Rusya'ya karşı ikinci bir savunma hattı kurulması düşüncesini or­ taya atmıştı_ Bu tasarıya göre, Limni de savunma hattı içinde yer alacak ve NATO tarafından silahlandırılacaktı. Papandreu'nun desteklediği bu tasarıyı Türkiye'ye kabul ettirebilmek için, NATO Genel Sekreteri Lord Carrington ile NATO Başkomutanı General Rogers çok çaba harcamış; ancak Türkiye, Limni'nin silahlandırıl­ masına kesinlikle karşı gelmişti. Böylelikle, bu tasarı suya düşmüş gibi gözükmekteydi.
Sayfa 89 - KAYNAK YAYINLARI
Reklam
1987'de, Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na tam üyelik başvurusu
Devlet Bakanı Ali Bozer 14 Nisan 1987'de, Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na tam üyelik başvurusunu yaptı. Böylelikle, Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na tam üyelik yolundaki ilk resmi adım atılmış oldu. Türkiye, bir yandan, tam üyelik başvurusunun dış piyasalara vereceği güven ortamı çerçevesinde ülkeye nakit akışını hızlandırmak isterken; öte yandan da, tam üyelik sayesinde Avrupa Topluluğu'nun sağlayacağı avantajlardan yararlanmak istiyordu. Ancak Avrupa Topluluğu; Yunanistan, İspanya ve Portekiz'e tanıdığı bu olanağı Türkiye'ye tanımak istemiyordu
Sayfa 122 - KAYNAK YAYINLARI
1984 Limni Sorunu - Montrö
Yunanistan, 1984 Kasım'ında Limni'ye ilişkin yeni bir id­dia ortaya atmıştı. Buna göre, 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi Boğazlar'ın silahlandırılmasını öngördüğüne göre, Limni Adası'nın da silahlandırılması gerekiyordu. Oysa Limni'nin silahlandırılma­sı, Türkiye'nin güvenliğine tehdit oluşturan bir durumdu. 3-5 Aralık 1984'te Brüksel'de yapılan NATO Savunma Planlama Komitesi toplantısında Limni sorunu yine gündeme gelmişti. Yunanistan, Limni'nin silahlandırılmasını kabul ettirebilmek için harcadığı bütün çabalara karşın, bir sonuç elde edemedi, çünkü Türkiye tarafından veto edilmişti.
Sayfa 90 - KAYNAK YAYINLARI
Kıbrıs Türkü'nün self-determinasyon hakkı
Kıbrıs sorunu 1983 yılına değin sürekli olarak BM'nin günde­ minde yer almasına karşın, soruna hiçbir çözüm bulunamamıştı. Örneğin, BM Genel Kurulu'nun 13 Mayıs 1983 tarihli kararı, Kıbrıs Türkleri ve Türkiye tarafından tepkiyle karşılandı. Bu kararda; Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Ada topraklarının tümü üzerinde egemen­ lik ve denetim hakkı vurgulanmakta, "Kıbrıs Cumhuriyeti halkı" deyimi kullanılmakta, Ada'dan bütün işgal güçlerinin çekilmesi, Kıbrıs Rum mültecilerin evlerine geri dönmeleri ve sorunun çözü­ lebilmesi için uluslararası bir konferansın toplanması istenmek­ teydi. Karar ayrıca, Güvenlik Konseyi'nin soruna el koymasını ve iki toplumun Genel Sekreter'in koruyuculuğu altında anlamlı, sonuca yönelik, yapıcı görüşmeler yapmasını öngörmekteydi. BM'nin bu kararı, Kıbrıs Türk Federe Devleti ile Türkiye tarafından reddedilmiş ve Kıbrıs Federe Meclisi, 17 Haziran 1983'te yayımladı­ğı bir bildiriyle Kıbrıs Türkü'nün self-determinasyon (kendi kade­rini belirleme) hakkını ilan etmişti.
Sayfa 65 - KAYNAK YAYINLARI
Batı Trakya Türkleri ..
1954'ten itibaren Kıbrıs sorunu Türk-Yunan ilişkilerinin gergin­ leşmesine neden olurken, Yunanistan, Batı Trakya'daki Türk nüfu­ su da kendisi açısından tehlikeli bulmaya ve buradaki Türk varlığı­nı eritmenin yollarını aramaya başlamıştı. Yunanistan, Batı Trakya Türklerinin mülkiyet haklarına kısıtlamalar getirmiş ve böylelikle, Türklerin toprak sahipliği giderek azalmıştı. Örneğin Türklere, bina inşaatına ve evlerin tamirine izin verilmemekteydi. Türkler, mallarını, topraklarını ya da evlerini ancak Yunanlılara satabiliyordu. Türk'ün Türk'e gayrimenkul satması son derece güç­leştirilmişti. Yunan bankaları, Yunanhlara gayrimenkul alımla­ rında kredi olanaklarını genişletirken, Türklerin kredi almalarını hemen hemen olanaksızlaştırmıştı.
Sayfa 100 - KAYNAK YAYINLARI
104 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.