Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özgürlüğün İslami Yolu

Mustafa Akyol

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Allah korkusunun yerine devlet ya da toplum korkusunu koymak en baştan samimi dindarlığın önünü kesmek anlamına gelir. Bu yüzden de insanlar hakiki bir dindarlığı yaşayabilmek için, hem devletin hem de toplumun baskısından özgür olmalıdır.
Sayfa 219Kitabı okudu
Peki ama, adalet ne anlama geliyordu? Ve insanlar, neyin adil olup olmadığını nasıl bilebilirlerdi? Mutezile’ye muhalif olanlar, önce adaleti tanımlayıp sonra da bunu Allah’tan beklemenin yanlış olduğunu söylediler. Onlara göre, zaten Allah her ne yaparsa adalet o olurdu. Örneğin şayet Allah herkesi hiç sebepsiz yere cehenneme atsa, adalet bu olurdu. Çünkü adaletin, Allah’ın yaptıklarının dışında bir tanımı olamazdı. Mutezile’ye göre ise, böylesi bir “ilkesiz” Allah tahayyülü, O’na karşı saygı değil bilakis saygısızlık anlamına gelirdi. Onlara göre, adil ve iyi olmak, Allah’ın zatında olan vasıflardı ve O, dilediği her şeyi yapmaya gücü olsa bile, asla bu ilkelere zıt bir şekilde hareket etmezdi. Bu nedenle Mutezile, “Allah’ın masumlara eziyet etmeyeceği ve imkânsız olanı istemeyeceği” konusunda ısrarcıydılar. Bu ısrarlarını sürdürürken, Allah’ın gücünü tartışma konusu yapıyor değillerdi. Tam aksine, Allah’ın bizzat Allah olduğu için adil hareket edeceğini öne sürüyorlardı. ________________________________________ Birçok felsefi, kelami meseleyi içinde barındıran muhteşem bir pasaj. Hangi birini yazalım? Yeme de yanında yat. :)
DOĞAN KİTAP - İnceleme/Araştırma
Reklam
"Peygamberin vefatıyla birlikte vahyin de sona erdiğine ilişkin İslam âleminde çok geniş bir konsensüs söz konusudur. Buna göre, Hz. Muhammed’den sonraki dünya, hiç kimsenin Allah ile doğrudan iletişim kuramayacağı bir dünyadır. Öyleyse, Müslümanlar açısından hiçbir sorgulanamaz otorite yoktur, olamaz. Başka bir ifadeyle, Hz. Muhammed’in vefatının ardından dünyada hiç kimse “teokrasi” (ilahi yönetim) kurma iddiasında bulunamaz."
Sayfa 315 - pdfKitabı okudu
"Bu, toplumun devlet tarafından kontrol edildiği, devletin ise ordunun hâkimiyetinde olduğu ceberrut bir modernleşmeydi."
Sayfa 235 - pdfKitabı okudu
"Kemalizm’in temel esprisi Lenin’in ünlü “proletarya diktatörlüğü”nü hatırlatır cinstendi aslında. Bolşevik lider, komünizmin nihai hedefi olarak özgürlük ve demokrasiyi vaat etmişti. Fakat ilk önce halkın din, gelenek ve kapitalizmin etkisiyle kapıldığı “yanlış bilinç”ten kurtarılması gerektiğini savundu. Dolayısıyla “hakiki devrimci sınıf bilinci”ne kavuşana kadar halka yol göstermek ve onları eğitmek için, Komünist Partisi’nde cisimleşmiş bulunan proletarya, ülke yönetimi sorumluluğunu üstlenmek zorundaydı. Aynen bunun gibi, Kemalizm de hakiki bir devrimci laik bilince kavuşuncaya kadar ulusa yol göstermek ve onları eğitmek durumundaydı."
Sayfa 229 - pdfKitabı okudu
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
Her ne kadar Mustafa Kemal sekülarist hedeflerini başarmakta kararlıysa da, sahip olduğu vizyon, yeni cumhuriyetin kuruluş aşamasında Türkiye'nin önündeki tek alternatif değildi. Kurtuluş Savaşı, Ankara'da toplanan ve farklı görüş ve geçmişten gelen milletvekillerinin bulunduğu demokratik bir meclisin önderliğinde yapılmıştı. Savaştan
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
"...dindarlığın zemini baskı değil özgürlük olmalıdır."
Sayfa 346 - pdfKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.